Bu haklı yenilginin tek faturasını kaleci Tolga Zengin’e çıkaracak değiliz elbet, ama en sonda söyleyeceğimi en başta söylemezsem bir yerim şişer, şişmeyelim: Tolga Zengin asla büyük takım kalecisi değildir, olacak hali de yoktur. Kimse gençtir filan demesin, Real Madrit kalecisi Caillas’la Tolga’nın yaş farkı mı var?
Trabzon defansının kaç maçtır s.o.s verdiğini cümle alem görüyordu zaten. Colman’ı kenara alıp Serkan’ı orta sahaya çeken Ersun Yanal da başına gelecekleri önceden görüp önlemini almıştı, işler de iyi gidiyordu aslında. Ama işte ligimizde başka herhangi bir kalecinin yemeyeceği toptan gol “üreten” bir kaleciye sahipseniz tüm planlarınız anında sıfırlanabilir. Sıfırlandı da..
İlk haftaların yıldızı Hüseyin vasatın altında, Gökhan ve Umut herşeyin altında kalınca Trabzon 90 dakikayı hiç bir ışık vermeden kapatmak durumunda kaldı. Trabzon yatsın kalksın Lincoln’un akılsızca gördüğü kırmızı karta dua etsin. Bu kart olmasaydı Ali Sami Yen tarihi bir Trabzon hezimetinin hatırasıyla dolardı.
Galatasaray kötü başladığı maçı, Tolga desteğiyle lehine çevirdi, ardından karambolden Servet’in eline çarpıp giren golle farkı yakaladı, bundan sonra da Trabzon’un gardı düştü zaten. Lİncoln’le gelen 3. Galatasaray golü, ortadan hücum etmeyi düşünenlere ders gibiydi. Lincoln’un şutu kaleyi bulunca gol olacaktı, oldu zaten. Malum, kaleyi bulan 3 sarı kırmızı top da gol oldu.
Ersun Yanal ilk ciddi sınavında yetersiz, Trabzon ilk ciddi deplasmanında puansız, Yattara skandal sonrası formsuz;
Skibbe ilk kez rahat, Lincoln ilk kez acemi, Arda ilk kez bu kadar etkiliydi. Galatasaray hak ederek kazanmıştır ve Trabzonlulara düşen rakibi alkışlamaktır.
Maçın hakemi Bünyamin Gezer’i de kutlarım. Çok iyi bir maç yöneterek hakemlik camiasına ders vermiştir. Umarız ve dileriz ki bu çizgisini devam ettirir.
Son söz; maçlar orta sahada kazanılır, tabi kaleciniz varsa..
Bir Cevap Yazın