Ankara’da bir “gece”

Serkan Keskinbıçak bir güzel adam. Tepeden tırnağa Trabzon. İşadamı. Spor dünyasının kendine has portrelerinden biri, belki birincisi. Kendi ağabeyimden ayırmadığım Necmi ağabeyimin oğlu üstelik, en yakışıklı kardeşimin de can arkadaşı. Düzenli namaz kılmasa da cuma namazlarını kaçırmamaya çalışır, alemde racon keser, sözünü dinlemeyenin ya mangal gibi yüreği ya da sırtında epey bir palanı olmalı, herkes öyle diyor.

Aradı dün;

“Abi duydumki ankara’dasın, işin yoksa akşam bi yemek yiyelum daa”

Sondaki daa ekinin anlamı şu; Abi akşam yemek yiyoruz, yok randevum var, yok tekin abi bırakmadı dema bana!  Demedim tabi, ağabeyliğin de raconu var.

İki gazeteci arkadaşımla buluşacaktık oysa, ama Serkan gerekli mesajı vermişti. Arkadaşlarımı ikna ettim, onları da alıp Serkan’a gittik.

Yıldız’da bir mekanda ağırlandık. Serkan üzerinden öyle bir saygı haresine düştük ki, küllüğe ikinci bir izmaritin düşme şansı yok! Karadeniz mezgiti yedik, ilk kez böyle bir “halka”ya düşen gazeteci arkadaşlarım da benim seçimime ve balıkla kurduğum aşk ilişkisine kilitlenip aynı balıktan istiyorlar. Balık ve rakının enfes dansının da ötesinde bir başka lezzet var sofrada; Serkan Keskinbıçak’ın doyumsuz sohbeti.

Arka masamızda bildik figürler var. Giray Bulak, Selçuk Dereli, Erdoğan Arıpınar. Serkan hepsiyle tanıştırıyor beni, Giray Bulak’la bu bilmem kaçıncı tanıştırılmam ama bir türlü ikinci adımı atamadık, ne kendisi ne de ben. Selçuk Dereli hatırlıyor beni (belki nezaketen bilmiyorum), kendisine yönelik olarak Habertürk’te yazdığım eleştiri yazılarını hatırlatıp “benim içim rahat” diyor. Zaten sorunumuz da bu; yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırıp tüm kritik kararlarda oligarşiye hizmet ettikten sonra bir de içinizin rahat olması, patolojik bir durum değilse nedir!

Serkan Giray hoca dostluğu, uzun sokakta bir yaz sineması akşamı sonrasını kol kola adımlayan iki Trabzon delikanlısının doyumsuız sohbeti gibi. Arkadaş gibiler ama Serkan’ın bir cümlesi ortalığı kırıp geçiriyor: Giray hocamla arkadaş gibiyiz ama ben yengemi ilk tanıdığımda Teyze demiştim!

Kalkıp gitmeyi planlarken bir vaktinde gecenin, Serkan kulağıma eğildi; “Abi buranın altında Ankara’nın en klas gece kulüplerinden biri var. Bir iki şarkı eşliğinde ik kadeh bişe içer miyiz” Meali: Abi aşağı iniyoruz!

Yanımızdaki gazeteci arkadaşlarıma soruyorum, “hayhay”, Serkan’ın kulağına eğiliyorum, “hee”, aşağıdayız…

İçerisi enfes. Sahnede genç bir kız, ilk anda bir Lili Marlen etkisi yaşasam da, şarkıcı söyledikçe Türkiye’nin başkentine üvertür bir geçiş yaşıyoruz. Kızın bizi havaya sokma çabaları boşa çıkıyor, iniyor sahneden bizden bağımsız.

Serkan;
“Abi birazdan sahneye çıkan şarkıcı ilk şarkısını sana söyleyecek”, e olsun!

İstanbul’dan geldiğini vurgulayan bir şarkıcı figürü düşüyor sahneye. İkinci şarkıları Selahattin bey içinmiş, ben yani, o kadar kişi içinde beni ne zaman keşfetti de ordaki herkese tanıttı şaşılası. payıma düşen “Yarim İstanbul”muş, oysa benim yarim başka, “Vala Zeki İstanbul ne ki Trabzon yayla”

Ritüeli işletmeye başlayıp sahneye 3 maddelik  bir peçete gönderiyorum. Birinci madde;  “mümkün olacaksa bir Pink Floyd şarkısı çalar mısınız?” Mümkünmüş. Kendileri seçiyor şarkıyı ve kalbim bu veda şarkısıyla birlikte kanamaya başlıyor: Wish You Were Here

Meğer keder; planlanmamış bir bar karanlığında sahneden üzerinize üzerinize yağan  Wish You Were Here vedasıymış.

Temel’in karısı ölmüş, ertesi gün bir başka kadınla basılınca sormuşlar; Temel bu ne hal, daha karın öleli iki gün olmadı.

Yanıt: Ben rahmetlinin acısından ne yaptığımı biliyor muyum!!

Gecenin sabaha yakınıydı, barda her türden insan figürü her türden fazla dostluğa hazırdı, ay düşmemişti yüzünü henüz,  gün yakmamıştı kandillerini, eğleniyordu insanlar, hiçbir yüzde mutluluğun izi yoktu…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: