Delidolu bir ihanet

Çok geride kaldığı için yamulma ihtimalim fazla, ama 86 ya da 87 yılıydı. Karaköy’de Liman kahvesi vardı, hala da var sanırım. Eğer herhangi bir gemiye tayfa yazılmak isterseniz o kahvehaneye gider, Rizeli Macit ya da Sürmeneli Raci ile görüşür, belli bir “pey”  vererek adınızı kaydettirirdiniz.  Aynı adı taşıyan Samsunlu can arkadaşımla gidip adımı kaydettirmiştim.  Gidecektim, bilmediğim yerlere, başka hayatlara, başka baharlara, kışlara…

Benim için çok önemli olan o parayı, üstelik Hollanda’da yaşayan ablamdan almıştım, alın teri yani, yaktım!  Tayvan bandıralı bir gemiye binmem için her şeyi ayarlamıştı oysa Sürmeneli Raci. Maceradan korktuğum için mi, yoksa okulda  siyasi bir mücadele içine düşmüş arkadaşlarımı terk etme utancını taşıyamama korkusu mu vazgeçirdi beni yoksa başka bir şey mi bugün de bilmiyorum. Hatta araya kısa bir tatil girdiği için Karaköy’deki Liman kahvesine birlikte gittiğim arkadaşım benim “gittiğimi” bile söylemiş birkaç arkadaşımıza, karşılaştığımızdaki şaşkın yüzler söyledi …

Hayat savurdu sonra, iyi şeyler de yaşadım kötü şeyler de,  çok takılı.  Eminönü’nde balık ekmek alıp yemiştik 3 kişi, üçümüzün parası ancak buna yetmişti ve o balığın tadı dilimizi aşmıştı. O üç mutlu insandan birini vurdular , biri bir sahil kasabasında yaşam mücadelesine devam ediyor, biri ben. Hayat dediğimiz şeyi tarif etmeye çalışıyorum bölük pörçük, beni anlamaya çalışın.

Kuzey’i  verdi hayat bana. Yaşamla arama halat atıldı, Kuzey’le aramdaki bağın her milimetrekaresinde çeşit çeşit baharlar, kaşifini bekleyen muştular, tarifi yazıdan aşkın aşklar var, yaşanacak…

Ganita’nın gizli mağarasının kıyılarıyla sevişen dalgaları çaldı kapımı, hazırlıksızdım, belki de fazlasıyla hazır. Yüzme bilmediğim halde kıyısına vurmuştum o gizli mağaranın. Babamın yüzme öğrenmem için beni Değirmendere’nin Karadeniz’le buluştuğu noktada denize atışı geldi aklıma sonra, delidoluydu Karadeniz, kıyısına vurmuş bir zinosu  ihanetin vahşi hazzıyla boğacak kadar delidolu…

Sarı sardunyaları vardı babamın, balkonuna sıra sıra dizdiği. Artık yoklar…

http://www.solvideo.org/video/2209776e8c67a69/Gracias-a-la-Vida–Joan-Baez-ve-Mercedes-Sosa

“Delidolu bir ihanet” için bir cevap

  1. Ömrümüz hep bir gidişe hazır. Karadenizli o çocuk takalarla yol alır, kim bilir belki ben de bir zeytinlik altında yaşlanırım. Bir kez yaşamı sorgulamaya alışmışsan bavulları hep toplu durur köşede hayallerin. Güzel bir yazı olmuş. Tertemiz, içten. Teşekkürler:)

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: