İSLAM ÇUPİ’DEN CAVCAV’A

İSLAM ÇUPİ’DEN CAVCAV’A

Yazıya değil spor medyasının, edebiyatımızın ustalarının bile erişmekte güçlük çekecekleri bir kalem ve yazı zirvesinden, merhum İslam Çupi’den bir alıntı ile başlayalım “Tarihsel Gençlerbirliği’nin İlhan Cavcav’ın tek adamlık çarkında yılalr yılı sıkıntı ve mutlulukları ile dönenip durmasıbelki dünya var oldukça uzayda kurulmuş adaletçi ve birbirinden katiyen vazgeçmez bir yerçekiminin başkente düşmüş küçücük ve ibretli meteorudur” (İslam Çupi – Futbolun Ölümü- İletişim Yayınları s. 38)

Yazı 27 Ağustos 1991’de üstadın kaleminden Milliyet sayfalarına düşmüş. Kimbilir hangi duygular içinde, muhtemelen Çağaloğlu’nda Cemiyet’in lokalinde yudum yudum çileyle yazılmış bir yazıydı. Çupi Üstadımız, bu yazıyı yazdıktan 10 yıl sonra 2001 Şubat’ında spor yazarlığını giderilmesi olanaksız bir öksüzlüğe terk edip ölüme uçtu. Ama Çupi gibi bir hoşgörü adamına “yeter” mealindeki yazıya neden olan kişi ise maalesef hala aynı kulübümüzün başkanı olarak futbolumuza yön vermeye devam ediyor.

Çupi Üstad öleli 10 yıldan fazla oldu, ve eskinin özlenen geleneklerinden biri olan Bayram gazetelerinde üstadla aynı sayfalara emek veren bir gazeteci adayı olarak, onun yazısının fikri takipçisi olmayı görev sayıyor ve Cavcav’a sesleniyorum.

Sayın Cavcav, yeter artık , o güzelim kulübün yakasını o renklerle sevgi bağı dışında bir ilişki kurmamış kişilere bırakın. Sporda Şiddet yasasının kulüp başkanlarına getirdiği yaptırımları değiştirmek ve kendi usullerinizin hakimiyetinin devamı için verdiğiniz “ibretlik çırpınışlarınız”, bu ülkenin Başbakanı tarafından mahkum edilmiştir. Bu noktadan sonra size düşen köşenize çekilmek ve Türk sporuna nefes aldırmaktır.

TRABZON’UN ÇİMLERİ

 Trabzon gibi yağışın egemen olduğu coğrafyalarda çim sahaları aynı kalitede tutmanın ne kadar zor olduğu bilinir. Hele bir de aklın kaptan köşküne uğramadığı organizasyonlar da işin içine girdiğinde mevcut durumu bile koruyamaz olursunuz. Şampiyonlar Ligindeki Lille maçında ekranlara yansıyan lime lime çim görüntüleri sonrası stadı bu kadar kısa sürede hazırlayanları Türk Sporu adına kutlamak gerek.

ŞENOL GÜNEŞ’İN PLANI NE?

Bilmeyenler için şunu söyleyelim, Fenerbahçe’nin ve özellikle Fenerbahçelilerin içine düştükleri durumdan en çok rahatsızlık duyanlardan biri de Şenol Güneş’tir. Emek ve sabır odaklı bir çalışma felsefesini yıllardır uygulayagelen Güneş’in, bu günlerde çok sıkıntılı olduğunu, dinlenmek için uygun zamanı beklediğini sanırım prk çokları de fark etmiştir. Ferguson örneğindeki bir yapılanmanın bile sevgili Güneş’e cazip gelmediğini, 60 yaşına gelmiş olmanın dayattığı bir dinlenme psikolojisine kapıldığını söylemek mümkün. Ama buradan yalan yanlış çıkarımlar da yapmamalıyız zira biliriz ki, sayın Güneş başladığı hiçbir işi yarım bırakmaz.! Türk Spor camiası, anlamakta güçlük çektiği bu güzel insana destek olmazsa, bilinmelidir ki sporumuzun Güneş’i bulutların ardına saklanacaktır.

HİDDİNK’E VURMANIN HAZZI BİR BAŞKA!

Yabancı hayranı değilim, yerliyi yücelten alıklardan hiç değilim. İnsanları milliyetlerine göre değil de yeteneklerine ve liyakatlarına göre değerlendirmekten yanayım. Milli Futbol takımımızın futbol oynamadığını ben de görüyorum, hoş belli başlı bazı takımlar dışında futbol oynayana kim tanık olmuş o da ayrı bir soru. Futbolun giderek totalleşmesi ve birkaç takım dışında neredeyse her takımın “oynatmamaya” odaklanması , seyir zevkini diplere çekti. Şenol Güneş felsefesinin ülkemiz sahalarına hakim kılabilseydik, en azından izlenmesi keyif veren bir takım olabilirdik, olamadık. Milli Takımı yorumlayan Rıdvan Dilmen’in, takımlarımızın Avrupa macerasından söz ederken, CL de grubunda lider olan Trabzonspor’u unutması, onun bilinç altında yuvalanmış “Trabzon’u ötekileştirme ve giderek yok sayma” trajedisinin kişisel dışa vurumundan çok daha fazlasıydı şüphesiz. Hepimiz biliyoruz ki, Dilmen’in Hididnk’i istememesinin asıl nedeni, Hollandalının yetersizliği değil, Dilmen örneğindeki yerli ve “yerel” unsurların üretim fazlası haset savurganlığıdır. Edirne dışında kurulan futbolun semt pazarında Hiddink kapanın elinde kalacaktır şüphesiz, Dilmen ve benzerleri de aynen geldikleri çuvala doldurulup evlerine döneceklerdir. Şenol Güneş’in en büyük talihsizliği muhataplarının Kocaman Dilmen’ler , medya şişkinleri olmasıdır.

Ömer Çavuşoğlu’nun açıklamaları Karadeniz cenahında sert eleştiriler doğurmuş diye duydum ve kısa bir araştırma yaptım. Sonra da kendime kızdım, zira konuşana bakmak karar vermek için yeterliydi. Konuşan Çavuşooon Ömer ise, bırakacaksın kendi haline. O da eğlensin kendince, elişmeyin…

Ateşin hasleti yakmak, suyun hasleti akmak, O’nun işi bulaşmak.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: