Eyüp’ün evi vardı Çengelköy’de, ve Eyüp’ün evinin yüzlerce misafiri olurdu, çok kıskanırdım Eyüp’ü, benim hiç öyle evim olmamıştı, insanları ağırlamaktan şehvetli bir haz alırdı can dostum, hala öyledir, ve ben hala kıskanırım…
Bir gün aradı Eyüp, ” Selo gelsene, bu akşam çok sevdiğin bir adam geliyor bize, sen de gel, muhabbet ederiz, köprüye karşı içer Ahmet Kaya’yı anarız”
Bende saplantı derecesinde “Cinayet Saati” tutkusu vardı, bilirdi Eyüp, ve ona yakın “Vakit Tamam”
Pekçok Ahmet Kaya şarkısı gibi “Vakit Tamam”ın sözlerini de Yusuf Hayaloğlu yazmıştı, Eyüp’ün o geceki konuğuydu Yusuf Hayaloğlu. “Çok güzel içer Yusuf abi” dedi Eyüp, ürktüm, midem berbattı, keyfim yoktu ve o güzel adama eşlik edemezdim. Edemedim, gitmedim o gece Çengelköy’e. Pişmanım desem neye yarar artık, o kadar çok pişmanlıklar yaşıyor ki insanlık, ha bir eksik ha bir fazla ,dünya için farketmiyor, ama benim için..
Eyüp “gel” dediğinde, nasıl olsa birgün yeniden çağırır ve Yusuf Hayaloğlu ile muhabbetin fondiplerinde buluşurduk…sandım..apansız ölüverdi Hayaloğlu, pişmanlığımı tohumlayıp içimde…
Ahmet Kaya da, bir gece çalıştığım kanala o dönem Gece Bültenini sunan Defne Samyeli’nin canlı yayın konuğu olarak gelmiş ve istihbarat masasında polis telsizlerinin cıngırtılı şakırtısında yayın saatine kadarki 45 dakikayı cömertçe harcamıştık, daha çok havadan sudan…Nasıl olsa ilerde uzun uzun konuşurduk…Konuşamadık, önce magazinel bir çukurlaşma, sonra toplumsal bir linç ve dramatik bir final, yaban ellerde, Paris’te…
Ne boşluğu dolmayan ve dolmayacak olan Ahmet Kaya’dır aslolan ne Yusuf Hayaloğlu, ne de bir başkası…Hayat, avuçlarınıza kadar yaklaştırır kendini çok zaman, ve maalesef o anı yakalayamayız, erteleriz ahmakça, ve bir zaman sonra apansız, bir hüznü avuçlarız, yitik bir aşkın yeniğisizn artık .
Haliç’te bir vapuru vurmuştu Attila İlhan’la Ahmet Kaya, beni en derin acılarımdan vurmuşlardı, yıllarca. Deli Cafer, İsmail Tayfur ve Şaşı’yı aradım, vurabilsem kendimi vuracaktım, yapamadım, hayat güzel…
“Vakit Tamam Seni Terk Ediyorum” demek zordur , en çok da terk edilen saplar bıçağını
“Kalacak tüm izlerin hayatımda, gözümden bir damla yaş aktığında, bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan, kan tarlası gelincik şafağında”, yazdı ve gitti Hayaloğlu,
Destanlaştırıp dizeleri koptu gitti toprağından Kaya, külü havaya savruldu…
Şapkanı istemiştim Ahmet abi, o efsane olan kasketini; “Veremem iki gözüm” demiştin,
“Dolmabahçe’deki garsonlardan japona söz verdim, bu gece çay içmeye gideceğim oraya, bekler” demiştin. Bugün gibi gözümde umursamaz yürüyüşün, kapıyı çekişin, gidişin…
“Giden mi suçludur her zaman”
Volkan Konak Köln’de şarkı söylüyor bu akşam.
Bu yazının müzikleri:
Cinayet Saati : A.Kaya
Vakit Tamam : A.Kaya
Penceresi Önünde: V.Konak
Show Must Go On : Quenn
Bir Cevap Yazın