Bir Ömür Yetmez ki…(arşiv – 7-8 yıl oluyor)

Hayat çok zaman düş kırıklıklarıyla dolar içimize, taşar…Dışardan bakıldığında en sert rüzgar bile  “kayadan alsa alsa toz alır” fotoğrafı verdiğiniz bile olur da, içinizdeki fırtınalardan kimse haber alamaz, bazen kendiniz bile…

Poyrazınız vurur yüreğinize, Yıldızınız zorlar durur kapılarını ruhunuzun, sonra sert bir Karayel çarpmış gibi ciğerinize, nefesiniz tutulur da, anlatamazsınız. Hamurunuz öyle sert rüzgarlarla yoğrulmuştur ki, güney rüzgarlarının, meltemin, kıblenin, keşişlemenin hiç faydası olmaz, savrulursunuz…
“Keşke” dememeye ayarlanmış bir geçmişten geliyor olmanın ağırlığı ezer durur sizi.
Merhameti günlük yaşamına katmış; yemeğine tuz, çayına şeker, karalahanaya içyağı doğallığında içselleştirmiş bir annenin, çocuk ruhuna tuğla tuğla, ekmek ekmek, tebessüm tebessüm vicdan inşa ettiği, yaşadığın çağla ve beşerle bu vicdanı bir türlü örtüştürememenin verdiği hüznü anlatmanın bir yolu var mı!

Çok fazla konser veriyormuş Volkan Konak,

sürekli karavan seyahati, uçaktan koktuğundan değil, pilotların bir kısmını gözü tutmamış!
Maçka’dan ayrılmadan önce tüm Maçka’lıları bir yemekte , dinletide buluşturdu. Maçkasız olduğum için beni çağırmamış, başka bir konu nedeniyle konuşunca utandı yakalanmış gibi. ısrar etti, Hamza Mısır’ın ısrarı da üstüne gelince kıramadık gittik.
Giderken Esiroğlu yakınlarında Hamza hoca trafikteki kazalardan söz etti, Maçka-Trabzon yolunun berbatlığından, derken, önümüzde seyreden bir araç birden sağa mı gireyim sola mı döneyim derken bizi yoldan dışarı attı, çarpmadık, dereye de uçmadık, şaka gibiydi.
Volkan benim meşhur tembelliğim nedeniyle Maçka’ya gitmeyeceğimi bildiği için ya da önemsemediği için beni, mümkün bu da, yer ayırma gereği duymamış, ama Hamza Mısır’ın ricasını kıramayacağımı da hesaba katmamış. Kitleyiyi bulmuş. coşmuş. Bana bir liste gösterecekti bir kaç yıl sonra, işte o coşkunun aynısı:)

Bir yer gösterdi birileri, bir masanın kenarı, Can Yücel babaya bin selam bu arada…Kenarları sevmediğimden değil, oldubittiye gelemediğimden, oturmadım haliyle, elime alıp bir mısır ekmeği teras kısmında temiz havanın tadını çıkardım, Mahmut geldi sonra “gülsene , seni somurtuk görmeye alışkın değilim oğlum” dedi, “ciddi misin” dedim, ekledim; “burayla ilgisi yok, işiniz başınızdan apaşkın, derindedir derdimiz” dedim, ” e içelim o zaman” dedi, “içelim ama benim ki susuz olsun, Atatürk gibi içmeli içince”

Çok kalmadık, Volkan yeni başlamıştı baragasa, yolda aracın radyosuna bir şarkı takıldı Müslüm Gürses’ten, Hamza hocam farkında değil şerkının, ama ben düşmüşüm çiçek sepetinin içine, Maçka’nın yamaçlarında bir zifir, ortasından çağılca bir türkü Maçka Deresi. Sosyetenin günah çiçeği Müslüm Gürses’ten kaseti teypte”bir ömür yetmez ki sana doymaya”, “korkma ölmezsin daha çok sevdin diye”, “Ayin gibi bu aşk, ayin gibi bu ayrılık”

Murathan Mungan şiirlerinin Müslüm Gürses yorumuymuş albüm. “Korkarsan hayattan sen de yetmezsinki”

Dere boyu yol alıyorsanız, boğulmak da geceye dahildi, boğulduk…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: