“Bu sefer sen içecesun bizumkini

İnsana olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmeyen büyükler büyüğü Türk yazarı Orhan Kemal’in, Bursa cezaevinde yattığı yılların (1953-58) ürünlerinden biri olan 72. Koğuş’unun, saflıkla delikanlılık arasında med-cezirler yaşayan kahramanı  Kaptan’ı;  günümüzde artık Rize’de bile bulmakta zorluk çektiğimiz bir güzel insan olarak gelip geçti hayatımızdan.   Kalırsa bir derin sızı kalır evet, hem Kaptan’a hem adem baba koğuşundakilere, hem Orhan Kemal’e hem de Nazım’a yelken açan bir derin sızının ve minnetin sandalı kalır.

“Uzak denizlere sefer eden”, “Kalata’da racon kesen” ve cezaevinde hayali bir kadın uğruna tüketilen bir hayatın adıdır Kaptan. Ama Kaptan’ın hayatı öylesine koca bir yürekle ve usta kalemle kesişir ki, Bursa cezaevi günleri O’nu da ölümsüzleştirir.

Başlığa konu olan cümlenin sahibi Kaptan’dır. Yoksulluğun simgesi olan adem babalar koğuşundadır Kaptan, ve cezaevinin Kemal Abisi(Orhan Kemal) ,  tek bir sigara için adam bıçaklatan yoksulluğun hüküm sürdüğü cezaevinde , sigarasını Kaptan ve adem babalarla paylaşmaktadır. Unutmadan Kaptan karakteriyle hayatının en güzel işini çıkaran Kadir İnanır’a da sevgi ve saygılarımızı iletelim.

Bir gün Kaptan’a Rize’deki annesinden hatırı sayılır bir para gelir. Belli ki annesi neyi var neyi yoksa satmış ve garip oğluna göndermiştir. (Bu sahnede yürek burkulması yaşamayan biri var mı bilmem, ben daha bir kez olsun gözlerim dolmadan geçemedim bu faslı)

Bir anda “zengin” olan Kaptan’ı, “sakıncalı” Kemal Abi’sinin koğuş kapısının mazgalında görürüz. Kemal abi, içerde koğuş arkadaşı genç siyasi tutukluyu, Almanlara gösterdiği bilinçsiz yakınlık nedeniyle fena halde haşlamaktadır.  Kaptan, “Kemal Abi” diye seslenir ve Kemal abi hemen elini yeleğinin sağ cebine atarak sigarasını çıkarır ve kapıya yönelir.  Kaptan Kemal abisinin ikramını büyük bir saygıyla reddeder ve bir paket  sigara uzatır mazgal boşluğundan;

“Kemal abi, çok içmişum senun cigarani, bu sefer sen içecesun bizumkini, hem da kendi elumle yakacağum cigarani” der ve yakar cigarasını Kemal abisinin.  Ancak içi rahat etmemiştir bu saf Karadeniz delikanlısının, zira az önce Kemal abisi genç mahkum arkadaşını fena halde haşlamış ve Kaptan da bu sözleri duymuştur. Muhtemeldir ki hayatında siyasete dair tek bir cümle kurmamış olan Kaptan konuşmasına devam eder;

“ Lakin vardur bir ricamuz. (arka planda üzgün ayakta duran delikanlıya bakarak) Subyandur, bilmez mahpusu, bilmez hanyayi konyayi, biz da oyleyduk delikanli uşakken…”

Gözleriniz dolmadıysa filmi, bu sahneyi ve Kaptan’ı izlemediğiniz içindir…

Kaptan’ların nesli tükendi nicedir, hepimizin etrafında yüzlerce “POPİ” (cezaevinin getir-götür işlerini yapan ve hayali sevgili yaratarak Kaptan’ı soyup soğana çeviren Bezirgan Bobi karakteri)  var ve hala kokusunu burnumuzda hissettiğimiz kuru fasulyenin tadı…

Sonra Kemal abi genç koğuş arkadaşının gönlünü alır ve Orhan Kemal 50-60 yıl sonra bu kitabı okuyan ya da bu filmi izleyen herkesin kulağına şunu fısıldar;

Cezaevinde de olsak , özgürlüğümüz haklı ya da haksız olarak elimizden alınmış da olsa, ancak başka insanları da mutlu edebildiğimiz kadar  tutunuruz hayata.

Meğer mutluluk, bir Pazar sabahı tüm sevdiklerinden  ayrı bir başınayken  hiç tanıyamadığın sevdiklerini  birkaç damla gözyaşının içinde bulmakmış .

Eyvallah!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: