Fatih Tekke gibi kimseye eyvallah etmeyen, karşısında değil imparator kainatın efendisi de olsa kendi duruşunu bozmayan ve biat etmeyen bir yapısı mı var mesela Yıldız’ın da? Dışardan bakıldığında hiç de öyle bir havası yok. Rakipleriyle boğuşurken yediği tekmelerin hesabını tutmaya makine gerek, buna rağmen (bir iki su kaçırmayan küçük çatlak hariç?) ne çirkefleştiğine tanık olduk ne de saygısızlığına..
İki yıldır adı süper kendi evkedisi ligimize damgasını vuran Sivasspor’u tek başına zirveye taşıyan, kale gibi sağlam yapısından beklenmedik ölçüde çabuk hareket edip düşünebilen, güçlü fiziğiyle kendisine faul maksadıyla çarpan rakipleirni duvara toslamışçasına sersemleten bu “yiğido” kardeşimiz, nedendir bilinmez kendisini imparatora bir türlü sevdiremedi.
Evet Mehmet Yıldız’da bir Zlatan kıvraklığı, Tekke tereyağı kıl çekiciliği, Semih fırsatçılığı, Kaka şutörlüğü ya da Messi yaratıclığı yok ama, bu isimlerin hepsinin özelliklerinden damıtılmış bir futbol kimliği var. Sıradan rakiplere karşı kaybedilen milli puanların nedenlerinden biri, belki de birincisi, bu “yiğit” Anadolu çocuğuna o milli formayı giydirmeme inadıdır.
Mehmet Yıldız İnönü Stadı’nda Beşiktaş’a karşı tek başına direnmiş, takımını sırtına alıp taşımış ve dost düşmen herkese, bir kez daha, bilmem kaçıncı kez, gücünü göstermiştir. Görmesi gereken dışında herkesin gördüğü bu Mehmet Yıldız fotoğrafı, kare kare toplumsal belleğe kazınmakta ve O’na milli formayo çok görenlere inat her maç biraz daha üstüne koymaktadır.
Olaylı Trabzon – Sivas maçı sonrası yaprığı akıl dışı açıklamalarını çoktan unuttum. Böylesi bir haksızlığıa uğrayan bir insan, her kim olursa olsun, onun yanında olduğumu bilmeli. Milli formayı “dağıtırken” adalet terazisine itibar etmeyenler de birgün o teraziye çıkacaktır elbet..
Bir Cevap Yazın