Adı süper kendi elde kalmış keçiboynuzu tatlı ligimizin önde gelen hakemlerinden Selçuk Dereli, Cihan Haber Ajansı kaynaklı röportajında şu cümleyi kullanmış:
“Bazı yöneticiler işin kolay tarafında kaçarak gündem değiştirmek için hakemleri ön plana çıkarıyorlar”
Buradaki “bazı”yı siz Sadri Şener ve Yıldırım Demirören olarak okuyun. Demirören cenahından nasıl değerlendirilir bu açıklama bilemem, yeterli bilgi sahibi de değilim üstelik. Ek olarak Hürriyet’ten Sıddık kardeşimizin yaptığı haber-analize göre ilk yarıda BJK’nın hakem hatalarıyla sadece 1 puan ekside olduğunu da hatırlayınca, doğrusu Demirören penceresinden kalem oynatmak çok mantıklı gelmiyor.
Açıklamanın diğer “ünlü” muhatabı Sadri Şener’e gelince;
Ben sayın Şener’in, suni gündem yaratmak gibi çok ucuz bir yola tenezzül etmeyeceğini 18 yıllık gazetecilik tecrübemle biliyorum, aklının bir köşesini şeytana satmayan herkesin de böyle düşündüğünü sanıyorum. Peki buna rağmen Dereli bu açıklamayı neden yaptı? Dereli’nin de haklı olduğu örnekler olamaz mı?Pekala olabilir..
Ama, bu yazıyı yazan ben, aracı olan Gmail yetkilileri, ismi açıklanmayan bir dışişleri uzmanı ve Bursa’ya bağlı Tahtalı Köyün muhtarı dahil, hepimiz biliyoruz ki Dereli’nin hedefi Sadri Şener’dir.
Dereli’ye şunu sormalı;
Velev ki haklısınız, bazı başkanlar gündemi değiştiriyor olabilirler.Peki siz şimdiye kadar; ligin puan sıralamasını ve belki de şampiyonunun değiştiren, buna cüret eden bir yönetici duydunuz mu? Kendi yaptığınızı ucuz piyasa işi ambalajla geçiştirip, topu taça atmak bu kadar kolay değil sayın Dereli. Yakınlarınızda bir ayna varsa, lütfen bir bakın..
Ben olsam, UEFA’da boşalan 7 adet Top Class Hakemler listesine neden tek Türk hakem sokamadığımızı sorgular, ve o aynaya biraz daha yaklaşırdım..Vitrin Avrupa’dır, güdük ligimiz değil. Ve orada bir yerlere gelmenin ön koşulu ilişkiler değil, işinizdir..
ÖZGENER’İ “ASLINDA” NE RAHATSIZ EDİYOR
Sayın Özgener’i tanımam etmem. Kimlerle yakın durduğu, hangi camia veya çevrelere gönül verdiği de çok umurumda değil. Zira, biliriz ki; kişiyi “adam” sırasına koyan gönül verdiği markalar ya da her insanda var olan zaaflar değil, adalet duygusu ve karakteridir. Bu bakımdan, sayın Özgener hakkında bu anlamda ne müspet ne de menfi bir fikir beyan etmemiz hiç şık kaçmaz ve doğru da olmaz.
Özgener, bir röportajında (Ömer Güvenç ağabeyimize sevgilerimizi iletelim) ligin ilk yarısında kendisini en çok rahatsız eden “şey”in, Trabzonsporlu bir grup taraftarın Federasyona yönelik protesto yürüyüşü sırasında attıkları “Ogün Samast- Yasin Hayal” odaklı pankart ve sloganları olduğunu ifade etmiş. Şahsen bu sloganın atıldığını ve pankartın açıldığını biliyorum ve ben de ziyadesiyle rahatsız oldum, bu fikirde olanlardan da hep uzak durdum.
Ama, bu pankartı açıp slogan atmaya kalkan 3-5 kişilik grubun, aynı gösteriye katılan kahır ekseriyetin anında müdahalesiyle susturulduğunu, tıpkı benim gibi sayın Özgener de biliyordur.Üstelik; Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre en “sakin” seyirci grubuna girdiği “belgelenen”, (malum holiganlar listesinin ilk 20’sinde Trabzonspor taraftarı yoktur), bir taraftarı bu şekilde gündeme getirmenin, ne gibi bir iyi niyet bağlantısı olabilir??
Yani 5 kişiyi muhatap alıp bir camiayı zan altında bırakırken gösterilen “duyarlı federasyon başkanı” fotoğrafı kimseyi tatmin etmemiştir.
Sayın Özgener, orada o gruba müdahale edenlerden herhangi birinin yerine kendisini koysa, o federasyona ve onun başkanına saygı duyar mıydı?
Hasılı;
Bana göre sayın Özgener’i, “Ogün-Yasin” sloganı atan akılsız ve sevgisiz kişiler değil, Trabzonspor’un çıkışı ve Sadri Şener’in “dik” duruşu rahatsız etmiştir.
Özgener’e şunu hatırlatmakta yarar görüyorum;
Bu takımın yolunu kesebilir, “endüstriyel futbol”a hizmet edebilirsiniz. Ama yapamayacağınız, sizin kudretinizi de aşan bir şey var;
Bu şehrin ve bu takımı sevenlerin mayasında var olan “dik duruşu” asla değiştiremezsiniz ve bu “duruş” her platformda haksızlıkların karşısına “dik”ilmeye devam edecektir. Yaşıyoruz çok şükür, ve biliyoruz ki, en büyük öğretici bizatihi hayatın kendisidir..
Bu arada Trabzon gibi küçük bir şehirde 10 bin kişilik bir katılımla İsrail faşizmini lanetleyenlere bin selam gönderelim ve ekleyelim; sizinle gurur duyuyorum…
Ha, Gazze’ye “resmi” yoldan yardım ulaştırabilen ve bu alanda uluslararası hukuktan aldığı güvenceyle İsrail Hükümetinden bile hukuken üstün durumda bulunan Türk Kızılayı, 2868 nolu hesaba atacağınız boş mesajla, sizin adınıza (5 tl) bir Filistinli kardeşimizin daha karnını doyuruyor, unutmayın ve Kızılay’a güvenin..
Bir Cevap Yazın