Hürriyet gazetesinin 20 Mayıs tarihli nüshasının spor sayfasında ortalama zekaya sahip spor seyircisine hakaret sayılabilecek bir haber yer aldı. Çok yakın arkadaşım ve Trabzon’da annemin sofrasında o güzel elleriyle yaptığı bol tereyağlı kuymağı birlikte kaşıklayacak kadar yakınım olan Feridun Niğdelioğlu imzalı bu haberi ilk okuduğumda “oha” türü bir çıkış yapıp üzerinde de pek durmamıştım. (Feridun kardeşimle bu konuyu elbette yüz yüze de görüşeceğiz, ve fakat yazının bekleyecek zamanı yok ve ben uzaklardayım)
Oysa haberin üzerinde durulması gerektiğini hemen ertesi gün anladım!
Birkaç yıl önce yine Fenerbahçe – Trabzon arasındaki şampiyonluk mücadelesinin en kritik maçına “sınıf arkadaşı Cem Papila’nın” atanmasını sağlayan Fenerbahçe yöneticisi Şekip Mosturoğlu bu atamanın karşılığını almış ve günümüzün hakem eskisi Metin Tokat, gözlerinin önünde Fatih Tekke’nin ceza sahasında Appiah tarafından tekme tokat yere indirilişini “gör-e-meyerek” şampiyonu belirlemişti.
İşte aynı Şekip Mosturoğlu, bir gün önce Hürriyet Spor Sayfasında yayınlanan bu haberi ihbar kabul ederek Futbol Federasyonuna “önlem alın” uyarısında bulunmuş.
Trabzon camiasını iyi tanırım. Tıpkı bu yıl olduğu gibi şampiyonluğun sahada kazanılabileceğine inanıyor ya da en iyimser tahminle böyle olmasını diliyorlar. (Şenol hocam kulakların çınlasın) Haberde senaryolaştırılan türden bir girişimi asla kendilerine yakıştıramaz ve bu tür şampiyonlukların en güçlü temizleyiciler tarafından bile çıkarılamayacak lekeler oluşturacağını bilirler. Örnekleri kanlı canlı hayatın içindeler işte…
96’nın Fenerbahçe Başkanı Ali Şen, Aygün nam oyuncularının başına sardığı bez parçasıyla şampiyonluğu Trabzon’dan “çalıp” İstanbul’a getirdiğini kendi ağzıyla itiraf etmiş ve ahlaklı insanlar bunu not etmişti. Not defterine düşen ikinci kayıt Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın sezon başındaki açıklamalarından; “ Ben şampiyonluğun sahada kazanılmadığını öğrendim”
Aziz Yıldırım’ın bu açıklaması aslında kendi içinde müthiş bir ironi taşıyor ve strateji değişikliğinin ilamı anlamına geliyordu. Zira bu açıklamayı ciddiye almak, Fenerbahçe’nin daha önceki bütün şampiyonluklarını saha içinde kazandığı gibi bir büyük yanılgıyı da ortak olmak demekti. Sadece Ali Şen’in açıklaması bile, Fenerbahçe’nin saha dışında da çok iyi oynadığının birinci elden itirafı iken, Yıldırım’ın bu açıklaması herkese gözdağı vermekten başka ne anlam taşıyabilirdi?
Aziz Yıldırım’ın en has yöneticilerinden Şekip Mosturoğlu’nun, olmayan bir şeyden ve uydurma bir haberden “vazife” çıkararak ilgilileri göreve çağırması da bu stratejik değişimin ve vites artırmanın bir sonucudur. Haberciliğin 5 n 1 k ilkesini yerle bir eden ve “ısmarlama” hissi uyandıran bu haber ve sonrasındaki Şekip Mosturoğlu hamlesi, aslında “Fenerbahçe neden Fenerbahçelilerden başka kimse tarafından sevilmiyor ve saygı görmüyor?” sorusunun da yanıtını içinde saklıyor. Kendi cumhuriyetinizin içinde başarıya giden her yol mübah sayılıyor olabilir, ve fakat hayatın denizine akan başka yüzlerce, binlerce ırmak daha var…
Aygün’ün başına bez parçası sararak, Başbakan’a şampiyonluk mücadelesinin en kritik evresinde Fenerbahçe forması giydirerek, hakemleri inanılmaz bir baskı ve korku imparatorluğunun köleleri haline dönüştürerek ya da ısmarlama haberlerle suni gündem yaratarak şampiyon olabilirsiniz, iyi ama zaten kimse size şampiyon olamazsınız demiyor ki..
Bir Cevap Yazın