Korkunun ecele faydası meselesi VE KIZILAY başkanı

Toplum olarak kapitalist kuralların dayattığı bir çürüme yaşıyoruz, tabi aslında bu çürüme sadece bizde değil tüm Dünya’da hissedilebiliyor. Gemisini kurtaran kaptanlar nicedir tüm insanlığı menfaat transatlantiklerine filika olarak kullanıyorlar.

Ve fakat, bir “iyilik” kurumu olan 144 yıldır acının olduğu her yere merhameti taşıyan Kızılay gibi bir kurumun başkanının, herhangi bir insanı işinden etmek için o kişinin işverenine “ bu adamı işten atın” diyecek düzeylere inmesinin benim insanlık anlayışımda yeri yok.  “Bize iftira atıyor, o yüzden” gibi bahaneler elbette olacaktır, lakin bunun için tarafıma açılmış bir dava zaten hukuki sürecinde işlerken, bir de patrona ihbar! Ederek işime son verilmesini istemenin adını siz koyun.  Herkes bilir ki bir yazarın yazılarına son verin demek, işten atın anlamına gelir.

Kızılay Olağanüstü Kongresiyle Başkanlığa seçilen Ahmet Lütfi Akar’ın şikayet ettiği yazıyı aynen okuyalım.

Adliye Koridorları Ve Kızılay”

Taraf’ta çıkan bir yazım nedeniyle Kızılay yönetimi beni mahkemeye vermiş. Van’da yanan çadırlarda ölen 5 çocuğun günahı boynunuzdadır demişim! Kızılay avukatları, “ölümler bizim çadırlarda olmadı, o bakımdan suçsuzuz” demeye getirmişler. Başkanları Başbakan’dan 2 gün sonra deprem bölgesine giden kurumdan daha vicdani bir bakış bekleyemezdik elbette. Lakin, bir önceki dönemde projelendirilen “yanmaz çadır”ları neden Van’a yetiştirmediniz, işiniz ne? diye sormaya ve Müdür sıfatıyla görev yaptığım kurumda neden hiçbir ihale komisyonuna girmediğim gibi konuları paylaşmaya devam edeceğiz.”

Akar’ın gönderdiği  ihbar mektubunda “iftira” örneği olarak sunulan şeylerden biri;  ben “Başbakan’dan 2 gün sonra gitti” demişim, oysa kendisi  2 günden daha daha kısa bir süre “sonra” gitmiş..miş..

Bu mantıkla çalışan bir zihniyete , önemli olan Başbakan’dan önce giderek Sayın Başbakan’ı olay yerinde karşılamak ve bilgilendirmektir. Biz yazımızda Akar’ın da içinde bulunduğu Kriz merkezinin Başbakan tarafından aranarak hakaret edildiği gibi abuk sabuk bir iddiada bulunmadık. Sadece iradenin ataletini eleştirdik. Kızılay Okyanus ötesindeki Haiti depremine bile bu kadar gecikmemişti!!

Bir başka “iftiram” da şu imiş; ben davaya konu edilen yazımda  “Kızılay’da sadece 1 ihale komisyonunda yer aldım, ondan sonra da yer almadım” demişim!

Arayıp tarayıp çıkarmışlar; Ben meğer 1 değil tam 7 ihaleye girmemiş miyim?

Bilmeyenler için; ben Kızılay’da son iki yılı Basın Müşaviri olmak üzere 5 yıla yakın yönetici olarak görev yaptım. Ve İhale komisyonuna benzeyen tek ihaleye girdim. Kızılay’ın Ankara binasında zemin katta bir oda vardır, orada her hafta birkaç ihale olur ve ben sadece 1 kez girdim ve bir daha girmemek için de kendimce yeterli verilere sahip oldum. Yoksa ben de misal milyon milyon avroluk kan hizmetleri ihalelerine girebilirdim, kimse de engel olamazdı. Üstelik, Kızılay Kartal Hastanesi’nin yılan hikayesine dönen ihale sürecinin senaristi şudur da demedik!

Bunun dışında ihbar makamına şunu hatırlatırım;

Benim toplam 7 ihaleye girdiğimi söylüyorlar ya hani, hayır Kurumsal İletişim’le ilgili değil 7 en az 777 işe imza atmışımdır. İhale edildiğinden bile habersiz olduğum konuları yanımda çalışan ve dürüstlüklerine inanıp güvendiğim arkadaşlarım masama getirmişler ben de imzalamışımdır. Halen görevlerine devam eden arkadaşlarım eğer Genel  Müdür ya da Genel Başkan baskısından çekinmezlerse bu gerçeği zaten kabul edeceklerdir. Yani  iftira ve ihbar meraklıları gerekirse tozlu rafları arasınlar, yepisyeni ihalelerde imzalarımı bulacaklardır. Ama o imzalarda bir şey daha bulacaklardır, onurlu bir insanın hiçbir pisliğe bulaşmamış gururu.

Son bölüme de Kızılay Başkanı Ahmet Lütfi akar’ın “ihbar”ından bir bölüm koyalım;

“Sayın Başar Arslan/ Taraf Gazetesi

………… ……………… ………..

.. Türk Kızılayı’na ve Kızılaycılara yönelik bu tür çirkin iftiralar öncelikle umutlarını bu kuruma bağlamış kişilere zarar vermektedir. ….. Bu haksız ve yalanlarla dolu, toplumu yanıltan yayınlar için Taraf gazetesinin alet edilmesinin SONLANDIRMASI SORUMLULUĞUNUN” TARAF YÖNETİCİLERİNE DE DÜŞTÜĞÜNE İNANIYOR, DESTEĞİNİZİ TALEP EDİYOR ÇALIŞMALARINIZDA BAŞARIALR DİLİYORUM

AHMET LÜTFİ  AKAR (ISLAK İMZA)

Kızılay üzerinden kendilerine kariyer, ikbal ve gelecek inşası hedefleyenler;

SEDAT TUNALI  “hür ve hesapsız” dır, AMA ELBETTE  O’NUN DA BİR HESABI VARDIR;

KIZILAYI BÜTÜNÜYLE ŞEFFAF BİR YAPIYA KAVUŞTURMAK VE ERGENEKONVARİ AİLE ŞİRKETİ HAVASINDAN KURTARARAK GERÇEK BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUNA DÖNÜŞÜMÜNE AĞIRLIĞINCA KATKI YAPMAK.!

Not: Ahmet Lütfi Akar nam Kızılay Genel Başkanı hakkında Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na, gıyaben iftira ve hakaret için suç duyurusunda bulundum. Bakalım ifitiracı kimmiş, Yüce Türk Adaleti karar verince anlarız

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: