Oral Çalışlar Neden Yalan Söylüyor?

Taraf gazetesinin ülke siyasal tarihindeki önemi yadsınamaz. Öyle ulusalcı ezberlere kafa sallayıp bir yerlerden yönlendiriliyor gibi şavul düşüncelere sadece güler geçerim. En azından ben 5 yıllık süre içinde bu yönde zerre bir bilgi-belge sahibi olmadım, belgesi olan varsa ortaya koysun, çamur izi bırakmak da bir iştir elbet ama bunu yapana insan demekte zorlanırız.

Ben Taraf’ta yazmaya başladığımda 3 temmuz lağımı henüz patlamamıştı. Başından beri sportif ahlakı önceleyen ve tribünlerdeki faşist havayı ve kitleyi biraz daha hayatın merkezine çekmeye çalıştım. Ne kadar başardım bilmeme elbet, ama nir Nazım Hikmet imzalı kardeşlik “türküsünün” tribünlerde ünlenmesi en büyük ödülümüz oldu. Kaptan Ahmet Altan’dı, sağ olsun

Sonra 3 Temmuz lağımı patladı. Futbolumuzdaki çıkar ittifakı olanca mide bulandırıcılığıyla ortaya saçıldı. İddialar, tapeler, belgeler, dolarlar, pezevenkler, yeminler derken mahkeme süreci başladı ve malum son; Şike sabitti ve Trabzonspor’un şampiyonluğu Fenerbahçe şikesiyle çalınmıştı! Taraf bu süreci de olanca yalınlığı ile ve cesaretle sayfalarına taşıdı. Kaptan yine Ahmet Altan!

TFF dediğimiz Rıdvan Dilmen destekli yapı ve onun sipariş edilmiş izlenimli diğer kurulları şikeyi halının altına süpürmeye başladılar, Taraf da bu oryantalist komediyi kendi üslubunca eleştirmeye, okurlarına doğru bilgi vermeye, İstanbul Yerel Sipol basınının yalanlarını, görmezden gelişlerini mesleğin şerefini kurtarmayı sürdürdü. Yine Ahmet Altan güveni vardı.

Bir şeyler oldu sonra, Ahmet ve Kerem Altan’la birlikte Yasemin Çongar da ayrıldı Taraf’tan. Bu aslında taraf’ın kalbinin durmasıydı, o günden sonra Taraf bana göre yaşam destek ünitesine bağlandı. Bu değerlendirmem elbet fazlasıyla subjektif ve gazeteye emek verenlere haksızlık. Lakin , gazete ile “profesyonel” bir bağı olmayan biri olarak bu kadarcık subjektivitenin hoş görülmesini beklemek hakkım olsun

Sonra bir şeyler oldu ve gazetenin başına daha önce bu çapta bir deneyimi olmamış Oral Çalışlar getirildi. Kendisinin bu göreve hangi Saiklerle getirildiğini bilemiyorum, gazetenin sahiplerinin bir bildikleri mutlaka vardır. Ama kişisel düşüncem şudur; Türk solunun “ihbarcılığıyla” meşhur geleneklerinden biri olan PDA (Proleter devrimci aydınlık) dayanışması Oral Çalışlar’ı , Taraf gibi haylice bir ağırlığa sahip gazetenin başına taşımıştır. PDA kliğinin ilk icraatı da, Cengiz Çandar başta olmak üzere, kendine “aydın” tanımı yüklemiş bazı figürleri kendi yazdıkları ve söyledikleri üzerinden ifşa eden Sedat Tunalı’yı Taraf’tan kovmak olmuştur

Oral Ç, kendisine yazılan maillere yanıt verirken , “ Sedat Tunalı insanlara hakaret ediyor, bu bakımdan” türü yalanlara başvuruyor. Yazılarım orta yerde duruyor, ağır “edebi” eleştiriler olduğunu ben de biliyorum zaten, amacım tam da bu. Ama asla hakaret yoktur. Var olduğunu düşünenler için mahkeme kapıları açık, neden o yolu denemeyip de yalan denen çukura iner insan?

Çünkü amaç başka;

Çünkü Sedat Tunalı, şike çetesinin başkanlık ettiği kurumun kongre üyesi olan savcı ve Yargıtay daire başkanlarını afişe etti

Çünkü Sedat Tunalı aile düzeninin bozulması ve ekonomik çöküntü yaşamak pahasına göze gölz demeye, hiçbir tehdite papuç bırakmamaya devam etti

Çünkü Sedat Tunalı savaşımını renklerine gönülden bağlı olan saf ve temiz taraftarlar üzerinden değil, sistemden beslenen çeteler ve elemanları üzerinden verdi

Çünkü Sedat Tunalı kendi saltanatlarının ve kazanımlarının korunması uğruna ahlakı ve adaleti Yüksek kaldırım sermayesine dönüştüren çetelere layık oldukları dilden konuşmaya yazmaya devam etti.

Üstü kapalı, açık birçok tehdit aldım. Eminim ki Sayın Ahmet ve Kerem Altan’ın bana ulaşmadan kestirip attıkları tehditler de olmuştur. Çünkü Altan ailesi yüksek bir ahlaktan besleniyordu ve bazı düşüncelerime katılmasalar da, hakaret unsuru olmamak kaydıyla, düşüncelerimi ifade özgürlüğüme saygı gösteriyorlardı.

Türkiye’de ahlak , adalet ve demokrasi cephesinin Ahmet Altan’a koca bir teşekkür borcu var

Kendisinin “diliyle” konuştuğumuzu varsaydığımızda da ortada acı bir soru yanıtını arayacak;

Sayın Ç, size göre Şükrü Saraçoğlu azılı bir faşist ve varlık vergisiyle en az 25 azınlık vatandaşımızın katili olmuş bir faşist değil de bir barış gönüllüsü, bir demokrat mıdır?

Behey Oral Ç!

Kimseye hakaret etmediğim ortada, Saraçoğlu da bir faşist ise, ki öyle olduğu çok açık, bu durumda siz acınası bir yalancı ve infazcısınız

Trabzonspor Asalakları

Yazmaktan yorulduk, değişen zerre bir şey yok.

Taraftarlığı markayı sömürme çukuruna düşürmüş onlarca taraftar grubu tek bir başlık altında birleşmeden, Trabzon’un kötü bir İstanbul kopyası olmaktan başka şansı yoktur. Şenol Güneş önderliğindeki mucize 82 puan kimseyi yanıltmasın, bu yapıyla tekrarı olmayacaktır.
Trabzonspor kendi kurdunu içinde taşıyan bir ağaçtır. Ve kurtların sayısı o kadar artmıştır ki, ağacın özsuyu kurumak üzeredir. O su kuruduğunda ortada ne ağaç kalır ne de başka bir şey.

Sadri Şener “yapısından”, bu hastalığın tedavisi çıkmaz. Besleme taraftarlık yönetim desteği olmadan yaşayamaz. Besleme taraftar ve yönetim birbirine destek olmadan bu soygun düzeni devam edemez. Daha yazayım mı, anlamadınız mı hala?

Taka’nın sahipleri

Taka gazetesinde zaman zaman yazılarım çıkıyor. Ve şimdiye dek tek bir yazıma sansür koyma talepleri olmadı. Bunda benim karakterimin elbette etkisi var, lakin Sancak ailesinin demokrasi anlayışına ve cesaretlerine teşekkür etmek de bir borç, teşekkür edip ödeyelim.

Taraf yazılarıme neden son verdi

Köydeki amcam ya da Moloz’daki balıkçı Sami’nin anlayacağı dilden kısa yazayım;
Şike çetesi ve kör fanatik Azizbahçeli yazar, çizer güruhunun baskılarıyla yazılarıma son verildi , gerisi “demokratik” teferruat.

Trabzon Küme Düşer mi?

Birkaç hafta önce benzer bir yazıyla bu soruya yanıt aramış ve , paraya endeksli “ahlaksız” sistemin, pastada yüzde 5 gibi ciddiye alınacak bir pay sahibi olan Trabzonspor’un “kirli ellerce” ligde tutulacağını belirten cümleler kurmuştum
Artık emin değilim. Bu takımı kuranlara çok dualar! Edeceğiz, her şey mümkün. Ligde TS’den daha kötü oynayan bir takım daha var mı? E hakemler ve TFF de karşında? Bursa deplasmanından 3 puan çıkarsa ne ala, çıkmazsa mualla!

1461

1461 Trabzon iyi gidince sahip çıkanlar arasında savaş başladı. Kimse kimseyi kandırmasın, Serkan Kılıç denen romantik ve cesur adam olmasaydı bugün böyle bir takım olmayacaktı.
Şu utanç günlerinde bu futbol şehri ayakta durabiliyorsa, hala, Serkan Kılıç , Hayrettin Hacısalihoğlu Mustafa Akçay ve ekibi sayesindedir. Satıp satıp yiyen müflis tüccarlara bakmayın siz, şaşkın haldeler.

Kayıp İlanı!

Birkaç yıl önce kongre tarafından seçilen ve Trabzonspor’u yöneteceği söylenen bir takım insanlardan haber alınamamaktadır.
Gören ya da duyanların insaniyet namına Divan Başkanlığına haber vermeleri önemle rica olunur!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: