“O şehir Eskişehir”
2010-11 şike sezonunda şike çetesine en büyük desteği verenlerden biri de Eskişehirspor oldu. Sanılanın aksine tapeler , teknik takip ve belgeler üzerinden değil, çok yalın bir “taktiksel” çözümle, Bülent Uygun’un bu oyunun parçası olduğu anlaşılır, ama bunun için biraz ahlak biraz da futbol bilgisi gerekir.
Şöyleki;
EsES Trabzon’dan birkaç maç önce yine sahasında çete ile oynadı. maçın başlarında da öne geçti. ESES’in o sıra UEFA iddiası vardı ve 3 puan büyük avantaj sağlayacaktı. Bir hoca bu durumda ne yapar, kontrollü oynar ve skoru tutmaya çalışır. Oysa Buygun ESES’i ailece hücuma göndermeye başladı ve a”arkayı boş bırakarak” davetiye göbderdi. Şikecilerin yetenekli oyuncuları da bu ikramı geri çevirmedi.
Birkaç hafta sonra ESES UEFA iddiası çok azalmış bir takım olarak Trabzon’u konuk etti. Normal koşullarda ESES’in bu maçı kazanmaktan başka şansı yoktu. Ama ne yaptı Buygun’un takımı, 90. dakikaya kadar kapalı defans! Doğa neden kustu açıklayabilen oldu mu?
İşte Buygun şikesi buydu. Şikecilere sonuna kadar açılıp Trabzon’a kapalı defans! Çete, Bülent Yıldırım hakemliği ile de işi garantiye aldı.
ESES’liler Buygun’a bu “taktiksel” ihanetin hesabını sordu mu bilinmez, zira çete uğruna takımını bir kenara atmıştır.
Trabzonspor taraftarının en büyük yanlışı da, birkaç çakal yüzünden tüm Eskişehir’i karalamadır. İstanbul oligarşisine karşı aslanlar gibi mücadele vermiş ve birçok kez “infaz edilmiş” Eskişehir’e duyulan öfkenin sosyolojik ve rasyonel bir karşılığı yok. ESES ler çoğalmadıkça Türk futbolu karakter fukarası olarak kalacaktır.
Maç için de iki kelam;
61 numaralı formayı giyen oyuncunun adı Zeki! 10 Numara Adrian! Adrian bir de arkadaşlarını neden baskı yapmıyorsun diye azarlamıyor mu? Gölge kahraman!Neyse ki çıktı da Trabzon toparlandı.
Ertuğrul Sağlam hocaya futbol oynamak isteyen felsefesi nedeniyle de teşekkürü unutmadan Mustafa Reşit Akçay’la tamamlayalım;
Sayın MRA, bu kadro bu kadar oynar, devre arasına kadar topladığın her puan kazançtır, eleştirilera aldırmadan devre arası limanına en az hasarla girmeye bak.
<strong>Akyazı Gerçekleri / Yalanları 2005 yılından beri siyasilerin yerel ölçekteki en büyük malzemelerinden biri olan Akyazı projesi Başbakan’ın da katıldığı tören sonrası ete-kemiğe bürünme noktasına geldi. Şehre değer katması tek dileğimizdir
Kısa bir Akyazı hatırlatması yerinde olacak,İnsanımız balık hafızalı, malum.
Proje “ayaklandığında” dönemin Trabzonspor Başkanı Sayın Nuri Albayrak, deniz dolgusu yapılarak stadın gerçeğe dönüşebileceğini söylediğinde ilk ve şiddetle karşı çıkan kişi Spor Bakanı sayın Faruk Özak oldu. O dönemin gazetelerinde projenin “hayal ürünü” olduğuna dair Özak beyanatlarını sıkça bulursunuz.
Nuri Albayrak fikrinde ısrarcıydı. Fahiş dolgu teklifleri arasında en uygun fiyatı verdi, bu kez de o fiyata hayaldir, insanları kandırıyorlar dendi.
Sonuç;
Hayaldir, kandırıyorlar vesair cümlelerini kuranlar dün Başbakan’ın yanında poz veriyorlardı, yanlarında bir de TBMM’deki şike oylamasında şikecilere destek oyu veren Trabzon vekili hanımı almışlardı.
Proje çok gecikti diye Başbakan’a sallayanlar, bir cümle de dönemin projeye şiddet ve hatta alayla karşı çıkan spor bakanına kursalar, soldan 3. dişimi kıracağım (zaten sallanıyor, o bakımdan)
Ha, 2005 sonrası o bölgede “prim yapıp değer kazanma potansiyelli” arsalar el değiştirmiş mi, değiştirdiyse nasıl değiştirmiş onu da yerel medyadaki arkadaşlarımız incelesin bir zahmet. Şikeci hamisi spor bakanıyla fotoğraf çektirmek için harcanan enerjiden daha azına bu bilgilere ulaşılabilir.
Siyaset bir gün unutulur, hele ki Trabzonspor söz konusu olduğunda siyaseti öne çıkaranların samimi olmadığına kuşku yok. Beklentimiz stadın öngörülen süreden önce hazır hale getirilmesi, karşılığında TOKİ’ye verilen arazilerin de kaba ranta peşkeş çekilmemesi ve kamu yararına kullanılmasıdır.
Bir Cevap Yazın