Aranızda olamayıp kalbi sizlerle birlikte atan milyonlarca kardeşinizden biri de benim. İnsanlığa değer katan en yüce duygu olan haksızlığa ve gücün dayatmasına isyanın başkentindesiniz. Arnavut taşlı yollara ayak izini düşüren kardeşlerim, aslında ben de sizinleyim. Bak! senin sıranın en solunda yürüyorum ben de, ve en arka sırasnın tam ortasındaki de benim. Ruh kardeşliğidir bizimki , hiçbir hesaba , hiçbir kalıba sığmaz.
Kardeşlerim;
Bu şehir Balkan Savaşı sırasında İstanbul haysiyetini pazara çıkardığında,
511 gönüllü evladını İstanbul’un namusunu kurtarmak için kurban olarak seçip payitahta gönderecek kadar vatan sevgisiyle dolu bir geçmişle yaşıyor.
Haysiyetinden ve haksızlığı asla kabul etmeyen isyancı ruhundan başka koruyucusu olmayan bu şehir, 508 gönüllü evladını şehit verdi İstanbul uğruna. Oligarşi entelijansiyası yok saysa da, ölüler konuşamasa da biz varız, bu ülke için kendini ortaya koyanlar, ötekiler..
Yöntem hiç değişmedi. 1912’de işgal kuvvetlerine “muhabbet tellallığı” yaparken, bir yandan da işgalcilerle “dostane” ilişkiler kuran zihniyet, bugün de şike ve hırsızlığı perdeleyen her türden oyunu ve fırsatı utanmazca sürdürmekte ve bir ülke ile alay etmektedirler.
Hey sen başı dik Trabzonsporlu;
Muhabbet tellallığını yaptıkları İngiliz Askerleriyle Trabzonsporlular’ı aynı kefeye koyanlara karşı , haklı olmanın demir yumruğu ve geri adım atmayı reddeden genetik kodların verdiği hudutsuz güvenle, tüm dünya’ya haklılığını ve kararlılığııı bir kez daha haykırıyorsun
Hey siz şikeciler, hırsızlar, utanma duygusunu biat zavallılığına kurban edenler!
Bu şehri yok saymak 4000 yıldır kimsenin haddi olmadı.
İşkence uzadıkça acınız artacak, hala anlayamadınız mı?
“Paris Mahallesi” utancını o adını anmaktan hicap duymadığınız Mustafa Kemal’imiz kazımıştı hayatımızdan; şikecileri ve hırsızları kutsayan zihniyeti de O’nun sadık ve hesapsız militanları, Trabzonsporlular kazıyacak!
Oyun bitti…
***
Paris Mahallesi Dr. Müfid Erdal’ın kaleminden şöyle anlatılıyor: “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu mağlup olmuş,16 Mart 1920′ de düşman kuvvetleri İstanbul’u işgal etmiş, İngiliz, Fransız, İtalyan askerlerinin bir kısmı da Kadıköy’ün değişik yörelerine yerleşmiştir. Yabancı askerler zaman zaman taşkınlıklar yapıyor, bu arada Türk kadınlarını da rahatsız ediyorlardı. Halk arasında başlayan huzursuzluğu gidermek için askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak bakımından Galata’dan getirilen kadınlar İbrahim Ağa mahallesinde Ayrılık Çeşmesi’nin arkasına düşen sokaktaki evlere yerleştirilmiş, sokağa da “Paris Mahallesi” adı verilmiştir. 400 metre kadar uzunluğundaki sokakta birbirine bitişik iki katlı ahşap evlerin önünde boydan boya uzanan bir mezarlık, arka tarafında da tren yolu vardı. Yolun başında ve sonunda işgal kuvvetlerinin inzibat neferleri nöbet tutar, ufak tefek olayların dışında fazla bir rahatsızlık görülmezdi. Kadıköy’deki İngiliz, Fransız, İtalyan askerlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan Paris Mahallesi’ne yerli erkeklerin gittiği de görülürdü.”
Bir Cevap Yazın