Tirsi Oltayla Tutulur Mu?

Trabzon Belediye Başkanı Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun bir Beşiktaş sempatizanı olduğunu Ankara yıllarımda kendisi de Sağlık bakanlığı müsteşarı iken çalışma arkadaşlarından duymuş ve çok da üzerinde durmamıştım.

OFG’nin şike sürecindeki “atıl” kalışı  ve şikenin anıtının açılmasına bile tahammülsüz bir görüntü çizmesi beni yine Ankara günlerine götürdü ve OFG’nin çocukluk aşkına (muhtemelen) sadakatini devam ettirdiği sonucuna vardım.

Sayın Başkanın BJK’nın kongre üyesi olması ya da olmaması değil mesele, en azından benim açımdan değil. Çeşitli ilişkiler ve beklentiler nedeniyle üç İstanbulluya üye olmak için mabada hasar verecek kadar hararet gösterenlerin sayısı o kadar çoğaldı ki, bu tablo içinde sayın başkanı eleştirmek anlamsız kalır.

Lakin, zahiri hayatla batıni hayatın bizlerdeki etkisi ve farkı şüphesiz farklı olacaktır.Trabzonspor kurulduktan sonra herhangi bir kongre üyeliğinin zahiren devamına sessiz kalabiliriz, ama kalbi olarak ait olduğun şehirle bir bağ kuramamış ve üstelik de o şehrin Belediye Başkanı gibi en önemli görevine Trabzonsporluların oylarıyla “Trabzonsporludur nasılsa” ön kabulüyle seçilmişsen, bunu gereğini de yapacaksınız.

OFG’yi korumak adına bana her türlü iletişim kanalı yoluyla ulaşmaya çalışıp ve kendi çaplarınca da güya ayar veren elemanlara şunu soralım;

Sayın Başkan neden çıkıp da “Ben Trabzonsporluyum,  çocukken ben de herkes gibi bir takım tutuyordum ama hepsi eskide kaldı” vb . demiyor??

Niyet okumaları okuyanı küçültür, sayın başkan açıklama yaparsa sayfa açık

Başlıktaki sorunun cevabını ise Trabzon ve Türk futbol tarihinin en klas sol ayaklarından biri olan sevgili Serdar Bali’den bekliyoruz.

**

Bordo-Mavi bir sessizlik…

 

Gazeteler ve televizyonlarda hayata anlam ve değer katan, “ulan o kadar da kötü değil insanlığın durumu demek ki, baksana böyle insanlar da var” dedirten bir haber okuduk, izledik…

12 yaşındaki MAHMUT ÇETİNKAYA Ordu’da serinlemek için girdiği Curi ırmağında boğulma tehlikesi geçirdi,  hastaneye kaldırılıp yoğun bakıma alındı. Ve fakat, maalesef, hayatının tomurcuk aylarında daha, beyin ölümü gerçekleşti Mustafa’mızın..

Yaşamadan kimsenin bilemeyeceği acılar türündendi baba İsa Çetinkaya’nın yaşadığı. Doktorlar beyin ölümü gerçekleşen her hasta sahibine olduğu gibi , Mustafa’nın babasına da sordular; “oğlunuzun, canınızdan canın beyin ölümü gerçekleşti, başınız sağolsun…Acana oğlunuzun organlarını, organ nakli için çaresizce bekleyen hastalar için bağışlamayı düşünür müsünüz”

Baba İsa Çetinkaya bu soruya hemen mi yoksa aile kararı olarak mı cevap verdi bilmiyoruz, dünya üzerindeki ecıların en acısıyla sınanan bir yüreğin neler yaşayıp hissettiğini hiç birimiz bilemeyiz. Ama bu tarif edilemez acının içinden bir umut doğdu ve Baba Çetinkaya, İnsnalığa bir duyarlılık dersi verdi.

“Benim Mahmut’um yaşayacak… Diğerlerine can verecek. Benim Mahmut’um yaşayacak”

Doktorlar acılı babanın bu kararıyla, diğer hastalar adına bir sevinci ortak edip ellerine, talihsiz Mahmut’un organlarını alarak beklemekte olan diğer hastalara yetiştirme telaşındayken, baba asansör kapısında evladının organlarını bekliyordu. Kim anlatmaya cesaret edebilir bu tabloyu, kim, nasıl…Daha 12 yaşındayken hayattan kopmuş evladının, başkalarına umut olacak organlarına son bir kez bakmak, o soğuk taşıma kutusuna oğluna dokunur gibi dokunmak, öpmek, ardından bakakalmak. Evlat kaybetmiş bir anne-babanın teselliyi birbirine sığınarak arama çaresizliği ve giden ambulansa oğullarına bakar gibi bakmaları., hadi Abidin acının resmini de çiz bize…

Mahmut’un organları tam 4 kişiye hayat verecek, Mahmut o 4 bedende yaşamaya devam edecek.

Ordu’da yaşıyor Çetinkaya ailesi. Mahmut Trabzonsporluydu. Hani şu tescilli şikeci Aziz Y ve elemanlarının sevincini, coşkusunu, övüncünü çaldıkları Trabzonspor.

Hayat, senin kendi içinde bir adaletin olacaktı!

*

FENERBAHÇE Fred İçin FİFA’ya Gitti!

Tescilli Şikeyle çalınan hakkı için yurt dışında hak arayan TS’yi eleştirip ” la sizi 2 maçta da yendik (yalan tabi ki, ilk maçı 3-2 TRB, 2. maçı 2-0 FB kazanmıştı o yıl) insan biraz utanır” mealinde  ve daha çok da hukuku değil de sokağın bitirim ağzını önceleyen ve zırvalayan Fenerbahçeli zevat, şimdi 2 maçta gol atamayıp 3 gol yediği rakibini, sonuç alınamayacağı çok açık olduğu halde FİFA’ya şikayet ediyor..

Çok belli ki Avrupa’nın outlet yıldızlarını alarak taraftara “yıldız” diye yutturan yönetsel akıl, saf taraftarın yaşadığı düş kırıklığını, şampiyonlar ligi finali gibi  yeni uçuş teknikleriyle doldurdukları yerli üretim balonların patlamasıyla yaşanan açığa çıkan gazı yavaş yavaş toparlamanın derdinde.

Utanma duygusu bu kadar utanmış mıdır kendinden?

İlkesizlik ve oportünizm bu kadar mı işler genetiğe?

Kaybetmeyi bilmeyen kazandığında da sadece o günü kazanır, ne geçmiş ne de gelecek bu kazançtan pay alır.

Yazık saf Fenerbahçelilere…

*

İHO’YU Destekleyenler Kimler?

Dik duracak, şehrin ve takımın haklarını korkusuzca koruyacak ve biraz da Aziz Y karatındaki bir başkan profiline karşı en uygun figür olacak düşüncesiyle İHO herkes gibi bende de umut yaratmıştı.

O kadar kısa bir süreye o kadar çok yanlışı sığdırdı ki, yazmaya üşenir olduk, umursamadığını da biliyoruz zaten, hoş belki olan biteni anlamıyordur bile.

Bir önceki yönetimin aklın alacağı sınırları haylice aşan uygulamaları sonrası “BEN ADAMIN DİBİYİM” mesajlarına, ki ben bu konuda iletici olarak çok günah sahibiyim, herkes gibi ben de inanmak istedim ve kongre sonrası da başkanlığa seçildi.

Sonrası TS tarihinin en karanlık dönemine ait yurttan sesler korosu. Gelinen nokta iflas.

Tam da bu nokta da şu soru ortaya çıkıyor;

Peki bu kadar başarısız bir yönetim nasıl oluyor da ayakta kalabiliyor ?

Benin aklım baliğ olduğu yaştan beri gönülle, gazeteci olarak da en az 25 yıldır akılla içinde olduğum bu camianın  bir çok “ileri geleni” ile ilişki içindeyim.

Daha bir kişiden sayın Başkan için “iyi” şeyler duymadım.

Peki Başkan gücünü kimden alıyor?

Kongreden diyenler olabilir, seçimle gelen seçimle gitmeli ilkesi şiarımız  olduğuna göre şimdilik bu cevabı yeterli görmek dışında bir seçeneğimiz yok.

Ama herkes bilmeli ki, İHO’nun arkasında öyle yaratılmaya çalıştığı ya da çalışıldığı gibi destekler filan yok..

 

*

40 Yıl Önce 40 yıl Sonra

40 yıl öncesinin Trabzonspor’u gibi, emeğini ve alın terini disiplinle sahaya taşıyan Rabotnicki,

40 yıl öncenin “eşekler adam olur bu takım adam olmaz” manşetlerinin ilham kaynağı olan ve milyonluk eşekler olarak ün yapan Feneriyle bire bir Trabzonspor’u bileğinin hakkıyla eledi, onlara helal olsun.

Eşekler adam olur , bu takım adam olmaz. Bu güruha istifa çağrısı bile adam yerine koymak olur. Bu güruh, çok büyük bir kitlenin şehir ve takımla duygu bağını kesti, bundan büyük bir çöküş ve kayıp olamaz, skorlara takılmayın

Formun Üstü

Formun Altı

*

Yazıya Müzik: Oğluma / Cem Karaca / https://www.youtube.com/watch?v=1DOfxXzbrOM&index=22&list=RD5Ynjnkw97MA

Yazıya Kitap: Stefan Zweig / SATRANÇ

çino

Ek alanı

Cem Karaca – Oğluma adlı YouTube videosunu önizle

Cem Karaca – Oğluma

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: