Spor dünyasındaki figürlerin, birbirleri hakkında herhangi bir konuda görüş beyan etmemelerini, bu “dünyaya” özgü oportünizm batağı nedeniyle tolere edebiliyoruz şükür. Hatta daha ileri gidip, Aziz Yıldırım gibi şikeciliği her makam ve toplum vicdanınca onaylanmış bir ismin bile, dostları tarafından korunmasını, savunulmasını beşerin acınası çaresizliği penceresinden anlamaya hazırız. Aziz Y ve ” Oral ve Çandar elemanları” tarafından gazetesindeki köşesinden kovulmuş bir ademoğlu olarak bile AY’ye kişisel bir öfke duymadığımı ve bel altı konular üzerinden kendisine “yüklenmeyi” ahlaklı bulmadığımı en iyi kendisi ve süreci iyi takip edenler bilir.
Ancak kabul etmemiz gereken bir gerçek var.
Tescilli Şikeci Aziz Y ve “çalışma arkadaşları” Türk sporu ve futbolunun üzerine kabus gibi çökmüş ve sporu mertçe mücadeleden, “şike, tehdit vb ne yaparsan yap ama mutlaka kazan” batağına saplamışlardır. Bu yol haritasını kimlerin tavsiyesiyle çizdiklerini ve sonunda ne umduklarını kestirmek zor. Yaşlı bir adamın, üstelik bir de bebek sahibi olmuşken (Allah talihini ve ömrünü uzun etsin) 1 yıl cezaevinde kalmasıyla final yapan bir sonu kimse düşlemez.
Süleyman Hurma’yı gazete köşe yazılarından az çok hatırlıyorum. Daha sonra Trabzonspor’da çalışmaya başlayınca ismi algıda seçicilik listemizin üst sıralarına tırmandı. Başarılı mıdır değil midir bilmiyorum, son 30 yıldaki tek şampiyonluk Sadri Şener döneminde geldiğine göre şampiyonluğu yok, onun dışındaki derecelere de başarı demeyen bir geçmişten geldiğimiz için Hurma’yı da rahatlıkla sıradan isimler kervanına ekleyebiliriz.
Trabzon’dan şu veya bu şekilde ayrıldıktan sonra bir çok takımda dolaştı, kendince başarılı da olmuştur belki, çok takip edemedik. Zaten önemli olan da o kısmı değil…
Şike tapelerinden ortaya çıkmıştı ki, Sayın Süleyman Hurma da , Aziz Yıldırım İmparatorluğunun sadık bendelerinden biri. Öyle ki bir transfer işinde bir futbolcu menajerini korkutması için Aziz Y’den yardım isteyecek ve bu isteği karşılanacak kadar da yakınında.
Sayın İHO açısından bu türden sorgulamalardan vazgeçeli çok oldu. Ağır hakaretlerle kovduğu kulüp müdürünü yeniden işe alan, Şike davası sanığı Zafer Önder İpek’in avukatlığını yapan avukata Türk Spor ve Ahlak Tarihinin en önemli davalarından biri olan Şike Davasını emanet eden, teşvikçi diye UEFA’ya resmen şikayet eden kişiyi takımın başına getiren ve tüy dikme hamlesi olarak da TFF’ye destek çukuruna düşen akılla rasyonel bir ilişki kurulamaz, vaz geçtik zaten.
Ama hiç tanımadığım, kişisel ya da zümresel hiç bir meselem olmayan Sayın Süleyman Hurma’ya tek bir sorum var;
Sayın Hurma, size göre Aziz Yıldırım ve saz arkadaşları şike yaptı ve Trabzonspor’un kupasını hırsızladılar mı? Ve 2010-2011 şampiyonu kimdir?
Bir Cevap Yazın