Şenol Sümer!

!

Fransız devrimini 3-5 günde olmuş bitmiş bir halk ayaklanması; Marat , Danton  ya da diğer eylemci liderlerini günümüzde yığın yığın bulunabilen menfaat çetelerinin bezirganları zanneden algi ve bu alginin merkez üssü olarak omuz üst bölgesinde bir kelle nahiyesine sahip olan herkes;  şike ve emek hırsızlığını da basit bir adli vakıa olarak görüyor, göstermeye çalışıyor hatta kimi kiralıklar da bu utanç vesikası filmi unutturmak için kırk dereden evlere su servisi yapıyor

Oysa biz insanlığın evrensel değerlerine ırk,dil,din ve mezhep gibi istismara açık konulardan çok daha fazla yakin olanlar için,

Şike ve benzeri hırsızlamalar bir ahlak sorunudur ve toplumsal çözülmeler bu kokuşmuşluğun üzerinden sızar hayatımıza

İşte bu tarihsel ve vicdani sorumluluk gereği

Temiz futbol cephesi, bu kirli “oyunun” bir parçası olarak servis edilen “güzellikleri konuşalım” tuzağına düşmeyecek.

Konuşulmaya değer güzellikleri hep birlikte yaratıp , konjoktüre göre pozisyon alma master tezini gün aşırı yaşatanların sifonunun çekileceği günler çok uzak değil.

Haklıyız çünkü, ve biliriz ki  en kutsal savaşlar önce vicdanlarda kazanılır.

Gelelim Trabzon’un 70’liklerine;

Demokratik çoğulculuğun Türkiye tipi tarifi, aslında demokrasi tarihinin en büyük yalanlarından biridir. Kimse istediğini seçmiyor, bu üçüncü sınıf bir aldatmaca. Her türden seçimde önümüze konan birkaç aday ya da seçenek;  ya liderlerin ya da parti vb kurumların lordlar kamaralarınca tespiti yapılan “elemanlardan”  oluşuyor. Yani “seçilmişlerden” birini seç diyorlar sana, buna da demokrasi, yerseniz!

Ülkemizdeki pek çok gözde kurum bu sayede “klik” ya da “zümre”lerin elinde kalıyor ve bu kurumlara ruh veren, can veren kitleler dış kapıdan içeri alınmıyor. Ama işte “siz seçtiniz” adlı uyuşturucu ilaçla payınıza düşürülen teselliyle “demokrasi” diye ninnileşiyorsunuz! Yine celal yaptım!!!

İşte bu güzide kurumlardan biri de Trabzonspor. Tüm Karadeniz Bölgesinin en büyük “sanayi tesisi” olan TS’yi yıllardır elinde tutan kitleye ben kısaca 70’likler diyorum. Bunlar belli soyadlarına sahip, yöneticiliği bir klanlar düzeni içinde aralarında paylaşan, yaşları da sayıları da 70’lerde seyreden küçük bir grup olmalarına rağmen, “gerekirse komünizmi de biz getiririz”  arkaik düşünsel çukurun Trabzon temsilcileridir.

“Bizans” diye tanımlanan ayak oyunları tarihinin prömiyerinin İstanbul’da yapıldığı doğrudur. Ama doğru olan bir şey daha var; o meşhur İstanbul Bizansı, 1204’teki Latin İşgali sonrası Kommenos ailesi ile birlikte Trabzon’a göç etti ve orayı hiç terk etmedi!

Yoksa, uç siyasi gruplara mensup sağdan say 69 soldan say 71 bizansiyen figür, söz konusu 200 trilyon katma değerli TS pastası ya da başka bir cukkalı iş olduğunda nasıl oluyor da saniyesinde “paydaş”laşıyor sanırsınız.

Trabzon ile, gönül bağı dışında ilişkisi olmayan, şehir ya da takım üzerinden nemalanma kaygısı taşımayan kardeşler;

Trabzon bu 70’liklerden ve onların uç beylerinden kurtulmadıkça tribünden seyretmeye devam edecek ve asla oyunun bir parçası olamayacaksınız. Faruk Şener ya da Sadri Özak; Özkan Güneş ya da Şenol Sümer; Nizamettin Özbak ya da Ali Algan, yok aslında birbirlerinden farkları, ama onlar TS’nin sahipleri, oturun oturduğunuz yerde!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: