Tunalı’nın derdi ne?
***
Üç haftayı devirdim Trabzon’da. ATV yönetiminin birikmiş izinleri eritme politikası, bu yaz dinlenmesini uzun tutmanıza yaradı, sebep olanlara teşekkürler başlayalım.
Neredeyse 35 yıldır ikametgah ilmuhaberlerimi farklı muhtarlardan alıyorum, ağırlıklı İstanbul pilavlık da Ankara.
35 yıldır üst üste 35 dakika Trabzon düşünmeden geçirmiş miyim, emin değilim. Sevgili Nihat Genç’in , biz Trabzon ve kısmen diğer Doğu Karadenizlilere özgü memleket tutkusunu “tereyağı, mısır ekmeği ve hamsiye” bağlaması bilimsel olmasa da yeterince “gerçekçi” bir tespit ve başucu öğretisi olarak kulağımda küpe kadrosuyla istihdam ediledursun, yine de eksik bir şey var korkusu içimizi tohumlayıp durur ve içimizdeki çayır çimeni vurmaya çokluk yetmez kerenti!
Emekliliği ve sürekli basın kartını hak edecek kadar uzun süredir İstanbul Yerel Medyasında gazetecilik ettim, ediyorum. Bu yılların ilk 3 yılı mesleğe başladığım Hürriyet ve sonradan kapanan efsane gazete Güneş spor servislerindeydi, yani sporla başladım mesleğe. Sonra istihbarat haberciliğine geçtim ve hep orada kaldım.
Yazdıklarımdan ve kimi tepkilerimden rahatsız olup beni sahte isim kullanmakla, güya , itham eden kopil tayfasına attıkları çamuru iadeli paketlediğim çok oldu, zaman zaman yinelemek gerek, şimdi olduğu gibi.
Ben medyada hep Selahattin Kınalı olarak varoldum. Çalıştığım kurumdan farklı bir mecrada spor ve futbol yazıları yazarken, kurumla (Vatan) iş akdinin feshi ve istifam konusunda anlaşmazlığa düştük ve karşı tarafın iletisi adli tatilin sonrasına sarksın diye kendi ismimle yazdığım köşede foto aynı kalırken ismi müsteara çevirdim, Sedat Tunalı yaptım, dava sürecince de öyle kaldı.Süreç uzun sürdüğü ve ST alışkanlık kazandığı için sonra da değiştirmedim. Anlayan lalak hala anlamayana anlatmasın, deveye hendek işi var sürümden sürünsün!
Trabzonspor’un mevcut başkanı Muharrem Usta’ya olan inancımı kaybettiğim için kendisine yönelik eleştirilerim izleyenlerin malumu.
Kişisel olarak birkaç ana nedenden dolayı MU’nun gerçekte TS gibi bir derdi olduğuna zerre inancım kalmadı, esasen Üniversite gibi “entelektüel” motivasyonu olan bir iş adamının futbolla sağlıklı bir ilişki kuramayacağı da çok açık, ilk fırsatta asıl işine döneceğine hep birlikte tanıklık edeceğiz, doğrusu da budur
Söz konusu Trabzon ve Trabzonspor olduğunda, herhangi bir sıfat ve figüre yek diğerinden farklı bir anlam yüklemem, tabiatım böyle, bire bir ilişki kurduğum çok başkanlar geldi geçti, pekçoğuyla, hele son 15 yılki başkanlarla genellikle abi-kardeş dialoğu içinde olduk, sınırlarımızı ve “özellerimizi” bildik.
Ama Trabzonspor’a zarar verdiklerini, tabiki kendimce, gördüğümde kendimi unuttum, mesleğime ve şehrime sevgimi ikili ilişkilerin üzerine taşıdım hep.
Bu yüzdendir ki aramızda hiç bir sorun olmayan, insan olarak çok da sevdiğim Sadri Şener’le tam 4 yıldır “insanı” ilişkilerimi dondurdum, İHO ile daha da beteri oldu.
İkisi de , bana göre, kendi ilişkilerine ve geleceklerini Trabzonspor ve Trabzon şehrinden çok daha fazla kıymet verdiler. Tarih hükmünü verecektir.
Sadede gelelim
Usta ile diğer son 2 Başkanla aramda bir şekilde oluşan dostluk/kardeşlik duygusu hiç olmadı. Ama iş dünyasındaki başarısı nedeniyle ben de bir şans olabileceğini düşündüm, yanıldığımı kısa sürede anladım ve şu anda camianın Usta eliyle trajik bir finale koştuğunu emin oldum. Bu inançta bir gazeteci olarak da düşüncelerimi paylaşıyorum.
Ezcümle;
Bundan önceki başkanlarla olduğu gibi MU ile de zerre kişisel bir derdim yok, tek derdim bu yanlız bırakılmış, ötekileştirilmiş kadim kente ve onun her şeyden habersiz hesapsız sevenlerine doğru bildiğimi ve tecrübelerimle pekişmiş yorumlarımı aktarmaktır, esasen ahlaklı olmanın gereği de budur.
Neymiş;
Beni eleştirirken ” beslenme kapısı kesildi, şunun adamı, bişe istedi alamadı kesin, menecer ortağı var zay” gibi eleştiri sahibini rezil, elestirileni acı acı tebessüm ettiren alfabe sarfiyatları yapmayın.
Ben kimsenin adamı olmam, hala anlayamadıysanız vicdanınnıza bir reset attırın.
****
Trabzon lige kadar hazır olur mu?
Bilmem, belki olur!
Hazırlık maçlarının skorları üzerinden yorum yapmak stajyer ve hatta lalak-esnaf muhabir işi bile değildir. Herkes bilir ki, hocalığı tartışmaya açık olsa da Ersun Yanal çok iyi bir kondisyonerdir ve takımları lige çok diri girer. Trabzon takımının da lige çok diri gideceğinden kuşku yok
İlk 3 haftadan mağlup olmadan çıkarılacak 5 puan Trabzon’un lige tutunmasını, ilk yarının sonuna dek de yarışa ortak olmasını sağlayabilir. Başta dediğim gibi, bunu sağlayan da Ersun Yanal’ın kondisyon ve güç idmanları olacaktır. Ondan sonra ne olur derseniz, 10. haftadan sonra kondisyonun skora etkisinin yerini kalite alacak ve Trabzon’un sorunu da burada ortaya çıkacaktır. Ha denebilir ki futbol biraz da şans ve hava işidir, eyvallah, rastgele o halde
****
Zavzaga’nın Kestaneden evleri
Muhtar Kenan Kınalı’nın insanüstü çabalarına ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin desteklerine rağmen susuzluk ve akis kıran yollarıyla boğuşan Zavzaga’nın (ve tabi çevre köylerin) birer sanat eseri olan kestane evleri yavaş yavaş yok oluyor.
Alt katları ahır (inek besleme yeri) orta katları yaşam alanı ( hayat, aşhane, harem odası,içinde abdestlik olan odalar) en üst katları , direnişleri de zahire deposu olarak tasarlanan bu kestane /yığma /dolgu taş evler, doğaya uyumları , kullanım zenginlikleri ve konumlanışlarıyla tarihe ve günümüz modern mimarisine meydan okumaya devam ediyor.
Şu güzelliğe bakar mısınız?
Bir Cevap Yazın