Futbolda her şey var, 50 avroluk vasat Avrupalının 150 avroluk Trabzon’u elemesi de var haliyle.
Üzücü olan Trabzon’un gerçek rekabet alanı olan Avrupa’ya zamansız vedası oldu. Zira Basel bu sezon Avrupa rakiplerinin en kötüsüydü ve normal olan Avrupa heyecanının devamıydı yazık.
Maç öncesinde ben de tıpkı hoca gibi Siopis/Doğucan ikilisi uygun olur fikrindeydim, ama Basel takımının kendi sahasında da bekleme oyununu tercih edeceğini düşünmemiştim , zira bu durumda bu ikiliden biri fazlaydı, işte bu noktada hocanın müdahil olup kurguyu değiştirmesi gerekiyordu, değiştirmedi.
Bu kurguya rağmen oyun turu getirecek sayısız fırsat sundu. Penaltı kaçtı, bu düzeydeki oyuncuların karikatürize son vuruşları, santimle iptal edilen gol ve penaltı , rakibin kaleyi bulan 3 şutundan 2’sinin gol olması gibi, tek maçta buluşmuş bunca şanssızlık, beceriksizlik, VAR ve oyuna müdahale yanlışları hüzünlü bir veda gecesine dönüştü.
Avcı hakkındaki elestirilerim bakidir, ama dünkü trajik finalin tüm sorumluluğunu hocaya yüklemek hiç hakkaniyetli bir duruş olmaz. Ancak Avcı da , aldırdığı bunca oyuncudan en zor günlerinde zerre katkı / destek alamayışına dair önyargı ve önkabullerden uzak nesnel bir analiz yapmak zorunda.
İsim isim gitmenin artık bir anlamı yok. Hoca ısrarlarla aldırdığı oyuncu grubuna dair kapsamlı bir raporla yönetimin karşısına çıkıp, hüsran yaşatan isimlerle yol ayrımına giderek kendi restorasyon sürecini başlatmak zorunda. Tabi ki bu planlama Ziraat Türkiye Kupası ‘gercegi’ ıskalanmadan yapılmalı, hoca da inancını koruduğuna dair kamu nezdinde ikna edici olmalı.
Hakeme yönelik elestiriler yalın gerçeği perdelememeli. İspanyol hakemin genel hakemlik yorumu sert oyuna izin verir ve esasen bu da daha çok deplasman takımları lehine sonuçlar doğurur. Ama Trabzonlu oyuncular sanki bir basiret bağlanmasına tutsak düşmüşler gibi beceriksizlik sonatı sundular. İstatistikle mini etek korelasyonu gibi bir maç oldu, Trabzonspor izleyenlere istatistiki olarak her şeyi verdi, vermesi gereken hariç.
Kaderi gayrete meftun bilenler dahil pek çok futbolsever bu üstün istatistiklere rağmen gelmeyen turun faturasını hakeme kesmeye kalktı.
Kaldı ki İspanyolun hatalı kararları da oldu, ama kalkıp da deplasman oyununda lehinize 2 penaltı düdüğü çalan hakemde ‘teselli’ aramak, kendi yanlışlarınızı saklamaktan başka anlam taşımasa gerek
Gecenin şahane güzellikleri de vardı.
Tribünlerdeki rengârenk Türkiye, Basel’in tüm hasılatı depremzedelere bağışlaması da en az tur atlamak kadar kıymetliydi, değer vermeyi, her şeye rağmen bileğini bükemediğin rakibi alkışlamayı da unutmayalım.Stadı doldurup depremzede kardeşlerimizle dayanışma duygusuna omuz veren herkese bin selam , sağolsunlar varolsunlar.
Bir Cevap Yazın