Deniz Hamamı Sokak

Güzel bir yağmur vardı o gece İstanbul’da, ahmak ıslatan dediklerinden hallice, ıslananda iki duble şarap etkisi yaratan türünden, porto..

Eskiydi arabamız, teybinde Banu çalıyordu döne dolaşa, dolaşa döne. Dolambaçlıydı yolları Çengelköy sırtlarının, “gözleri bir çığlık, bir yaralı haykırış”tı, çok da uzak olmayan bir boğaz geçişli kosterin ölgün ışıkları gibiydiler.

Silecekler yetişemediğinden olsa gerek, biraz da gözlerimiz değsin diye belki, Deniz hamamı Sokağı’na verdik pruvamızı, neredeyse denizden su içerce yakınlaştık sert poyrazla valsleşip rakseden dalgalara.

Elini avuçlarımda bulmanın hazzıydı o sokak, Ahmet Arif üflese ısınmaz artık. “Kalırsa bir derin sızı kalır”dı, “Ne güzel şey hatırlamak seni, ölüm ve zafer haberleri içinden, içerde, ve yaşım kırkı geçmişken” di artık hayat.

Mevlana ile Şems’i kıskandıran bir hallerde,  buğuyla perdelenmiş camın tık tıklanmasıyla fasıla uğramış, camı indirince yüzümüze müstehzi gülen genç bir komiserin ” bu saatte ne yapıyorsunuz burada” sorusuna ,  “Mayakovsky’nin “kan değil adın fışkırır dudaklarımdan” diye biten şiirinin anlamını kavramaya çalışıyoruz” demiş, sonra bir 5 dakika filan Mayakovski ve şiirini, güya,  anlatmıştık. Bütün emniyet teşkilatında başkaca bir Mayakovski seven polis var mıdır bilmiyoruz, ama o gece, 02 sularında Çengelköy deniz hamamı sokakta, bizi “kontrol” eden o genç komiser artık biliyordu, “çok takılmayın bir de sizi düşünmeyelim” diyerek çekip giderken, yine gülüyordu samimi.

Alan Parson’dan  “La sagrada Familia”sı vardı torpido gözünde, bilirdik, onu oradan çıkarıp bana uzatmıştın, nedense sen değiştirmek istememiş benden istemiştin, polisler gittikten hemen sonra, en sevdiğin birkaç şarkıdan biriydi, bağıra çağıra söylemiştik, fena yağıyordu yağmur, içimize değiyordu sanki damlalar, habbe habbe tohumlanıyormuş gibiydim.

Geceydi, rüzgarın her türü ve yağmurların en güzellerinden biri hükümranlıklarını ilan etmişler, biz 15 milyonluk şehrin uyku saatlerinde eski bir arabanın sığıntıları , Deniz Hamamı Sokağa gölgelerimizi emanet bırakmıştık.

Sahici hayatlardan vazgeçeli çok oldu, gölgesi cihan değse de kar etmiyor, var mı gölgesini olsun bulan?

Yazıya şarkı: https://www.youtube.com/watch?v=RBYkGEmYwf4

Yazıya Şarkı: https://www.youtube.com/watch?v=zkIB0SGynIs

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s