Ve Çakallar ve Sırtlanlar ve Trabzon
Trabzonspor’un dükalar düzeninden 6 şampiyonluğu ve sayısız kupayı nasıl söküp aldığını bilmeyen, üç hacimlinin mahalle maçlarından üretip omuzlarına apolet yaptıkları yıldızları bu şehrin onurlu yıldızıyla aynı değere sahip zanneden, bu kentin müzesini dolup taşıran kupalardan değil birini, herhangi birinin sapını bile tutamazken dönüşümlü olarak “4. büyük biz olduk artıkın” tiradını yumurtlayan, kendi şehirlerinde üç hacimliye mahkum bir kimliksiz taraftar fotoğrafı veren ve şampiyonluğa oynarken bile tribünleri kellikten kurtaramayan “bir kısım ileri kuvvet” ve onları sahipleri bir yandan;
Trabzon’u ve Trabzonspor’u; kendi çaplarıyla sınırlamaya kalkan, yalın kimlikleriyle
açamadıkları siyaset ve ikbal kapılarını “Trabzonspor Yöneticisi” kartvizitiyle açmaya çalışan, kenti ve takımını beklentisiz ve hesapsızca seven ve kişisel beklentilerine engel olabilecek kim varsa “değersizleştirmeye” ve dolayısıyla ikbal yollarındaki her tür engeli sıfırlamaya çalışan, takım sevgisini bedava biletle ölçecek kadar değerlerinden kopan, Dozer Cemilleri, Süleyman Kuğu’ları, Avni Aker’leri sadece birer “isim” olarak algılayan, Ogün Samast’larla övünürken Volkan Konak’ları “öteleyen”ler ve sahipleri diğer yandan;
Hasılı;
Sırtlanlar ve çakallar tarafından kuşatılmış bu tarihi kent, en zayıf düştüğü zannedilen bu günlerde çok büyük bir komployla karşı karşıyadır. Trabzon kentini ve markasını idare edenler, bu büyük tehlikeye karşı tüm iç çekişmelerden arınıp güçlerini birleştirmek zorundadır. Takımı idare edenlere, kentin kanaat önderleri de destek vermeli ve bu koca kurt puslu vadide sırtlanlara ve çakallar yem olmamalıdır!
Başını kimin çektiği malum olan Kulüpler Birliği, 12 takımın katılımıyla havuz sisteminin yeniden organize edilmesi talebiyle, aslında kendilerini yönlendiren kurum olan Futbol Federasyonu’na, güya, başvuru yapmış ve hükümet güdümlü Federasyonun “Aileden” başkanı Hasan Doğan da bu talebi “değerlendireceğini” söylemiştir
Trabzonlu uyan, Trabzonsporlu testi kırılmadan harekete geç!
Bu filmin sonunu görmek için çok zeki olmaya gerek yok, bu filmi sahneye koyanların zeka düzeyine sahip herkes bu senaryonun sonunu görebilir! Çok şükür ki, her Trabzonsporlu’da, asgari olarak bu zatlarınki kadar zeka vardır.
Trabzon markasını değersizleştirip, müzelerinde ikinci lig şampiyonluk kupası dışında tek kupaları olmayan “ileri karakol”lar marifetiyle Trabzonspor’un 10 milyon doları elinden alınıp yok edilmek istenmektedir!
Kendi şehirlerinin takımını “2.takım” olarak tutan yöneticilerin egemenliğindeki Anadolu Futbolu’nun geleceği Trabzon’un “küçültülmesiyle!” ayağa kalkamaz, esasen kendi küçük adamların yönetimlerinden de haliyle, büyük takım zaten çıkmaz, çıkamaz..
Trabzonspor yönetimi, üç hacimlinin başkanıyla buluşup yardım dilemek yerine; kendi camiasının gücünü inanıp bu gücü harekete geçirmelidir. Her biri bir tarafıyla “devletin kucağında” olan üç hacimliden medet ummak Trabzonspor’a asla yakışmaz. Trabzon gücünü kendinden alır, diğerleri gibi rica etmez, icazet almaz; Tavır Alır!
Gerekirse havuzu bozmak ve milyonlarca dolardan vazgeçmek pahasına maçlarının naklen yayınıza izin vermez ve bunun bedelini öder! Bu ülkede Trabzonsporluları karşısına almaya cesaret edebilecek kim varmış, görelim!!!
Trabzonspor Yönetimi, Trabzonsporlu gibi davransın yeter, bu camia arkalarındadır!!
Ahmet Kaya’nın enfes müziğiyle zenginleşen Kerim Korcan şaheseri “Tatar Ramazan” filminin bir sahnesinde Ramazan (Kadir İnanır) mapushanenin sırtlanlar ve çakallar düzenine meydan okur ve hapishane müdürüne bağırır: “Benim adım Tatar Ramazan ben bu oyunu bozarım”
Bu şehrin adı Trabzon. Trabzon bu oyunu bozar!!
Bir Cevap Yazın