Bu Milli Takım Kimin? Platini’nin Tekke Sevgisi ve Es Es

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Milli Takım Sevgisi Neden Azalır!

Çok basit;

Milli Takımı, temsilcisi olduğunuz camianın vitrini ve egoların tatmin makamı olarak kullanırsanız halkla bağınız kopar ve sokaktaki 10 kişiye, mesela, milli takımın gruptaki rakiplerini sorduğunuzda yarısının ilgisiz ve bilgisiz olduğunu görürsünüz..

Mesela bir önceki �finalinizde� rakip takımı havaalanından stada kadar her tür vandalizmle aşağılar ve aslında kendini aşağılarken; bu rezilliğin hamisi ve uygulayıcıları bir dönem sonra Federasyon Başkanı ve Teknik Direktör olarak, hala, sizi temsil edebiliyorlarsa, halkla bağınız kopar, sizi destekleyenlerin sayısı medyadaki yalakalar ve �bizden olsun çamurdan olsun�cu zavallılarla sınırlı kalır..

Mesela;

Kayseri, Sivas ve Trabzon gibi bu ülkenin �çimentosu� sayılabilecek şehirlerin futbolumuza sunduğu Mehmet Topuz, Mehmet Yıldız, Fatih Tekke ve adını sayamadığım için özür dilediğim onlarca futbolcu hiçbir dönem üst bir organizasyon için Milli Takım”a çağrılmazken; kişiliklerine asla laf etmeyeceğimiz, sevdiğimiz saydığımız, ama futbol yetenekleri olarak adı geçen üç oyuncunun yarı performansına bile ulaşamamış kişileri �abi� kontenjanından milli yaparsanız, sadece kendinizi değil, milli duyguyu da yaralar, o milli vitrini kişiselleştirir ve giderek zavallılaştırırsınız.

Mehmet Yıldız gibi tüm sezon üst düzey bir performans sergileyip sezonun yıldızı olmanıza rağmen milli takıma alınmazken; Ayhan Akman”ın sadece 3 �iyi� maç çıkararak milli takıma alındığına tanık olduğunuzda, ne milli takıma inanç kalır ne de kadrolarına..

Mehmet Topuz gibi, son üç sezonun istatistiki olarak en verimli ve üretken orta saha oyuncusunu, ihtimal vermek istemediğimiz ama çok sık duyar olduğumuz şekliyle, sırf İstanbul”a transfer olmadı diye �cezalandırılarak� milli takıma alınmaması, Mehmet Topuz”u değil ülkeyi cezalandırmaktır.

Kayseri ve Sivas camiaların da bu �seçimi� sessizce kabul edişleri, neden �büyük� olamayacaklarının da acı belgesidir. Herkes bilir ki, Yıldız ve Topuz herhangi bir İstanbul takımı hatta Trabzon”da oynuyor olsalardı sayın Terim tarafından seve seve çağrılırlardı.

Ve Fatih Tekke;

Bu ülkede taraflı tarafsız herkesin büyük beğeniyle izlediği; görüşlerine ve sportif duruşlarına büyük değer verdiğim, Rıdvan Dilmen, Haşmet Babaoğlu , İbrahim Altınsay ve Erdoğan Aktaş gibi �marka� isimlerin özel hayranlık beslediği; oyunculuk yetenekleri kadar saha içindeki lider duruşu ve sportmenliğiyle rakiplerinin de saygı duyduğu; leblebi gibi ve neredeyse her �uzvuyla� gol atabilen bir yeteneği milli takıma çağırmazsanız ne saygı kalır ortada ne de sevgi..

Şu anda Türk Milli Takımı’nda Fatih Tekke kararında ve kalitesinde bir santrfor yoktur!

�Oyun sistemime uymuyor, kaşının üstünde gözü var� gibi �kült kara filmlere replik� olabilecek bahaneler de kimseye inandırıcı gelmiyor.

Mümtaz ve yalaka Türk medyasınca Galatasaray kazanınca dünyanın en önemli kupası, Fatih Tekke’li Zenit kazanınca gazoz kapağı muamelesi yapılan UEFA Kupası finalinin �en değerli oyuncusu� Türk Milli Takımı’na alınmıyorsa, aklın sınırları içinde kalarak izah edilebilecek bir durum yok demektir. Aklımıızn sınırlarının dışına çıktığımızda karşımıza çıkan ilk soru da şu: Sayın Terim’in Tekke ile bizim bilemediğimiz bir sorunu mu var?? Fatih Tekke “Trabzonsporlu oluşumun cezasını çekiyorum” derken haksız mı, böyle birşey yoksa Terim’in bu ağır suçlamaya bir yanıtı olmayacak mı? Dünya futbolunun patronu ve gelmiş geçmiş en önemli yıldızlarından biri olan Platini UEFA finalkinde izleyip hayran kaldığı Fatih Tekke’yi neden kadroya almadınız diye sorarsa verecek yanıtınız var mı sayın Terim?

Hepsi bir yana
Şu sorunun yanıtını toplum olarak vermeliyiz;

Milli Takım kimin takımıdır?

Biliniz ki;

Halkın Milli Takımında Topuz da Yıldız da Tekke”de oynuyor sayın Terim.

Bu takım halkın takımı değildir. Kimseyi kandırmayın..

HOŞGELDİN ESKİŞEHİR İYİ Kİ GELDİN

(Bugünkü finalin galibi kim olursa olsun, kalbimizin bir yanı onlarla olacaktır. Yani bugün kalbimin yarısı Eskişehir’deyse yarısı da Bolu’dadır.
Şehir ve futbol geleneğine sahip bu iki saygıdeğer takımımızdan hangisi kazanırsa kazansın, bir yanımızla ona sevinirken diğer yanımızla da kaybedene ağlayacağız. Diyar ve Sakarya’ya ağladığımız gibi..
Mertçe olsun isteriz mücadele, ki öyle de olacaktır. Ve daha çok hakeden kazansın. Ne denebilir ki başka..) Demişiz maçtan önce…

Maç Boluspor’un hakemin işini kolaylaştıran bir oyuncu yanlışıyla başladı. Kemal Unakıtan gölgesi düşmüş bu güzel takım, rakip Bolu’nun da Selçuk Dereli’ye kolay bir kımızı kartın davetiyesini göndermesiyle daha 3. dakikada süper lig kapısını araladı..Sanıldığı ve beklendiği gibi kolay olmadı bu elbette. Bolu dağının oksijeniyle dolmuş kırmız beyaz ciğerler, 10 kişi kalmalarına rağmen son düdüğe kadar oyundan hiç kopmadı, 3 kez direğe takıldı.

Eskişehir sempatim yakın çevremden bilinir, ama bu maçta izlediğim Bolu takımına da en az kırmızı şimşekler kadar yakındım, hatta eksik kalmaları nedeniyle olsa gerek, daha da yakın..
Bu yıl 5. kez izlediğim Eskişehirspor’u, bu finaldeki kadar kötü hiç görmemiştim. Boluspor daha oyunun başında 10 kişi kalmasaydı, süper lig biletini rakiplerine kaptıracaklarını rahatça söyleyebilirdik.

İsimler üzerinde durmak istemiyorum, ama bu dörtlü finalin en gözde oyuncusu bana göre Diyarbakır takımının 10 numarası Sinan’dı. Eskişehir’den Doğa, Bolu’dan Ömer ve İbrahim Parlayan da dikkat çekici bir performans sundular.

Eskişehir, Antalya ve Kocaeli ile birlikte süper lige yükselen 3. şehir takımı oldu. Sevincimizin merkezine bunu yerleştirip bir çift laf da Selçuk Dereli’ye edelim..Dereli’nin yönettiği maçların genel karakteristiği şudur; allem olur kallem olur “genel favori” kazanır. Eh bu maçın favorisi de, malum, kırmızı şimşeklerdi, demek ki herşey yolunda!

http://www.turkelli.com lütfen bu siteye girin ve sonra da bana teşekkür edin. Hesapla kirlenmemiş ruhlar bakın nasıl bir pastoral senfoni yaratabiliyor..

19 Mayıs 1919
Kurtuluş ateşinin yandığı gün, emperyalistlerin defterleirnin dürülme sürecinin başlangıcı. keyfini çıkaralım.

Bu arada sultanlığa veda edip tutsaklığa geçiş yapan Hüseyin ve Adnan kardeşlerimize de mutluluklar dileyelim.

BOLU’NUN İSYANI

“Bolu’lu bir spor yazarı kardeşimizin yazısını sizlerin de dikkatine sunuyorum.”

19MAYIS2008 TARİHLİ KÖŞE YAZIM
DÜN GECE RAHAT UYUYABİLDİNİZ Mİ?
YER:
İSTANBUL İNÖNÜ STADI
TARİH VE SAAT:
18 MAYIS 2008 20:30 VE 22.30 ARASI
TRİBÜNLER:

15 BİN BOLULU ÇOŞKULU DOKSAN DAKİKA HAKKI YENMİŞ YÜREK, �GÖRMEDİK DUYMADIK, SÖYLEMEYİZ� DİYEN 15 BİN �KAZANMAK İÇİN HER YOL MÜBAHTIRCI� ES ES”Lİ ARKADAŞLAR

TOP: 3 KEZ DİREKTEN DÖNEN BİZİ SEVMEYEN �YUVARLAK ŞEY�

YAYINCI KURULUŞ VE SUNUCUSU:

YARI FİNAL İLK MAÇIYLA BAŞLAYAN, CEPHEDEN GÖRÜNTÜ ALDIĞI TAKIMI ÖNCE SAKARYA, SONRA FİNALDE BOLUSPOR OLARAK BELİRLENEN SAHA OTURMA DÜZENİ NE HİKMETSE SON GÜN ESKİŞEHİR SEYİRCİSİNİ ÇEKECEK ŞEKİLDE DÖNÜŞTÜRÜLEN TRİBÜNLER, MAÇ BOYUNCA ES ES TRİBÜN ŞOVLARINA İLGİ GÖSTEREN, BOLUSPOR TARAFTARLARINA YOKMUŞ MUAMELESİ YAPAN YAYINCI KURULUŞ, FİNAL MAÇINI SUNAN �ÇOK DEĞERLİ� VE TARAFSIZ ESKİŞEHİRSPOR ANLATIMIYLA BİZLERE SUNAN ARKADAŞA DA BİR ÇİFT LAFIMIZ OLACAK, �ESKİŞEHİR GOL ATTIĞINDA SANDALYENİN ALTINDA RAPTİYE Mİ VARDI DA, CANHIRAŞ BAĞIRMANA SEBEB ACEP O MUDUR? YOKSA ANLATTIĞIN TÜRKİYE-YUNANİSTAN AVRUPA KUPASI FİNAL MAÇI DEĞİLDİ!�

DEVLET BÜYÜKLERİMİZ:

SEZON BAŞINDA VE SEZON SONUNDA �TÜM TAKIMLARIMIZA� MADDİ MANEVİ DESTEKLERİNİ EKSİK ETMEDİLER TÜM TAKIMLARIMIZA SAHİP ÇIKTILAR, SAĞ OLSUNLAR. MAÇ SONU KUPA TÖRENİNDE EL ÖPENLER GÖZÜMÜZE ÇARPTI �EL ÖPENLERİNİZ ÇOK OLSUN�

HAKEM:

�DAKKİKA İKİ İTİBARİYLE RENGİNİ BELLİ EDEN� FİFA KOKARTLI GURURUMUZ

SONUÇ:

BUNCA DESTEK VE DİREK ŞANSIYLA şampiyon TABİ Kİ eskişehirspor

KAHRAMANLAR:

UNUTTUM SANMAYIN ON KİŞİ HATTA DOKUZ KİŞİ KALDIKLARINDA BİLE RAKİBİNİ SAHASINDA BOĞAN, TERİNİN SON DAMLASINA KADAR SAHADA MÜCADELE EDEN FUTBOLCULARIMIZ, SESİNİN SON HADDİNE KADAR TAKIMINI DESTEKLEYEN TARAFTARLARIMIZ VE DİĞER ADINI SAYAMADIĞIM KAHRAMANLAR, BOLUSPOR ADINI YILLAR SONRA SÜPER LİGLE YANYANA DUYURMANIZ BİLE BAŞARIDIR. VARSIN SÜPER LİGE ADI YAZILAN BAŞKA TAKIM OLSUN. �ES GEÇİVERİN� AMA YAZIN BİR KÖŞEYE �SENEYE ONLAR BANK ASYA”YA GELİRKEN, BİZ HAK ETTİĞİMİZ LİGE ÇIKMIŞ OLACAĞIZ.�

SON SÖZ:

LAFIMIZ ELBET KAZANILAN BAŞARIYA, KİŞİLERE VE TAKIMLARA DEĞİL, HAK EDENİN DEĞİLDE, HAK ETTİRİLENİN BAŞARI DEMEYELİM GALİBİYETE ULAŞMASINA. AKŞAM YATAĞINIZA YATTIĞINIZDA �HAKKIMIZLA SÜPER LİGE ÇIKTIK� DİYEBİLEN VARSA �İYİ UYKULAR�

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: