M.Yıldız B.Yılmaz ve Necip Fazıl’ı anmak..

29 Mayıs 2008 Perşembe

Ceyhun, Giray, Egemen, Colman, Cale, Buğra, İsmail, Sami, Selçuk, Burak.

Trabzonspor”un �işini bitirdiği� 10 futbolcunun ortak özelliği defans ve orta saha oyuncuları olması. İçinizden �Ama Burak� diyenleriniz oldu biliyorum, Burak da nihayetinde hücuma dönük bir orta sahadır.

Bu giriş bir eleştiri habercisi değil, birlikte yapacağımız bir tespitin öncülüdür.

Bir kere, �yoksa bunlar da mı hava cıva!� kuşkusu yaşatmaya hazırlanırken ard arda transferler yapan Trabzonspor yönetimini kutlamalıyız. Zira, transfer denen �Yedi Kocalı Hürmüz�ün ne menem bir şey olduğunu bilmeyen yok.

Şimdiye kadar yapılan transferlerden anlıyoruz ki; Trabzonspor yönetimi ve teknik ekip, �arkayı sağlama aldıktan sonra�, ki arka sağlama alınmıştır, bir iki flaş transferle yeni sezona �mutlak yarışmacı� bir takımla girmeye kararlıdır. Sayın Sadri Şener ve Mahmut Aksu başta olmak üzere; markaya yakışan bu duruş için de Trabzon yönetimine ayrıca teşekkür etmeliyiz.

Gelelim ayrıntılara;

SELÇUK � BURAK

Trabzonspor geçen sezonun ortasından beri Selçuk İnan”la ilgiliydi zaten. Zemin oluşan her ortamda Trabzonspor yöneticileriyle Selçuk”un menajeri ve Manisa idarecileri arasında bu konu konuşuluyordu. Kısmet Sadri beyinmiş, çok hayırlı bir işe imza koyarak önemli bir boşluğun doldurulmasını sağlamıştır. Selçuk gerek oyunculuk yetenekleri gerek saha içindeki tavırları gerekse de hırsıyla bordo mavi formaya layık olabilecek ve takımın şiddetle ihtiyaç duyduğu bir isimdi. Ersun Yanal”ın da ısrarıyla artık Trabzonsporlu olmuştur ve futbolu bıraktığında da �Trabzonsporlu Selçuk� olarak anılma potansiyeline sahiptir.

Burak Yılmaz hakkındaki görüşlerimi beni sıkı takip edenler bilir.

Trabzonspor gibi; varoluş gerekçesini �haksızlığa isyan� olarak gelenekselleştirmiş bir �misyon� takımının formasını en son giyecek oyuncular; rakibine saygı duymayan, �ne olursa olsun ben kazanayım�cılar , arkadaşının emeğinden çalanlardır. Bir oyuna getirildiğine inandığımız kendi evladımız Gökdeniz Karadeniz”e bile �lütfen git� diyebilen biri için, Burak Yılmaz”ın ne büyük sıkıntı olduğunu az çok tahmin edebilirsiniz.

Burak Yılmaz”ın transferi için yönetimi acımasızca eleştirmeyi de gerekli görmüyorum. Zira yönetim içinde de �tereddütlü� isimlerin olduğunu biliyorum. Hatta daha fazlasını paylaşalım; Trabzonspor yönetimi sadece Selçuk”u transfer etmek istemesine rağmen, Manisa cephesi �Selçuk”u alırsanız 3.250 bonservis, ikisini birden alırsanız 4.000� diyerek , Trabzon yönetimini, neredeyse, bu transfere mahkum kıldı. Yani Burak Yılmaz”ın Trabzon”a maliyeti 750. bin avro gibi görece uygun bir fiyat oldu.

Bir futbolcuyu tek bir yanlışıyla idam sehpasına gönderme heveslisi değilim, bu yanlış �her şeyi özetleyebilecek kadar sarih� de olsa, üstelik.

Ama Burak Yılmaz şunu aklından hiç çıkarmamalı;

Beşiktaş”ta oynarken eliyle gol attığında “kimse sesini çıkarmadı nasıl olsa�dan beslenerek, (Başta Erdoğan Aktaş ve Ulvi Yanardağ olmak üzere “baba hakkı” geleneğinden haberdar birçok BJK’lının olmaz olsun isyanını da ekleyelim. Tabi 12 Eylül sürecini “insanca” anlatmayı becerebilen ender isimlerden “eski gomonist” Hilmi Alişanoğlu’na da uyarısı için teşekkür ederek kapamalı parantezi) aynı işi sakın ola Trabzon formasıyla da yapmaya kalkmamalı. Bu forma bordo mavi. Bu forma önce kendine güven, sonra da rakibe ve emeğe saygının sembolüdür. Bu forma Kazım Koyuncu, bu forma şehit Mehmedim, bu forma Tatar Ramazan”dır..

MEHMET YILDIZ TRABZON”A UYAR MI?

Oyunculuk özellikleri açısından bakalım önce

Evet, �Yaylaların Yiğidi� Mehmet Yıldız”ın oyunculuk özellikleri ve partneri olarak düşündüğümüz Umut Bulut”un özellikleriyle buluştuğunda, ortaya şöyle bir tablo çıkar;

Forveti Mehmet ve Umut olan takımın rakibi kim olursa olsun kendi sahasından çıkmakta büyük sıkıntı yaşar. Yani Trabzonspor, biri çok iyi top saklayan (�Yiğit�), diğeri de tay gibi süratli ve güçlü (Umut) gibi birbirini tamamlayan, ortak özelikleri de �manda gibi güçlü� olan bu iki forvetle lige başlarsa, şampiyonluğun en büyük adayı olur. Adaylarından biri demedim farkındaysanız, adayı olur! Hasılı oyunculuk değerleri bakımından fotoğraf budur.

Gelelim işin ahlak ve karakter boyutuna;

Mehmet Yıldız”ın olaylı maçtaki tavrını en ağır eleştirenlerden biri de bendim ve halen bu eleştirimin de arkasındayım. Ama kendim dahil, ortaya şöyle bir soru soruyorum; Mehmet Yıldız”ın yerinde olsaydık kaçımız aynı tepkiyi vermezdik?? Kıvırmayalım; hiçbirimiz..

Maç sonrası �baltalı adamlar vardı� türü Mehmet Yıldız açıklamalarının, �dolduruş� olduğunu, ve o psikolojideki birinin kolayca �dolacağını� da unutmamalı. O maçtan bana kalan en büyük üzüntü; Sivas teknik heyeti ve yönetiminin �arap-israil savaşı� çukurlaşmasıdır,ki unutulmaz..

Bu panoramik fotoğraftan sonra finali şöyle yapalım;

Trabzonspor Umut”un yanına Mehmet Yıldız”ı �makul bir fiyata� koyarsa şampiyonlar ligine gider,

Mehmet Yıldız olaylı maçta birçok Trabzonsporlunun öfkesini çekmiştir, doğru..Ama;

Trabzonspor büyüktür, affeder�

İHSAN ÖKSÜZ”E GEÇMİŞ OLA..
Geç de olsa tanıdığım ve tanımaktan �kardeşi� olmaktan büyük keyif aldığım gazeteci ağabeyimiz İhsan Öksüz geçtiğimiz günlerde �anjiyo� oldu. Doktorların büyük �gazı� ve yakın arkadaşı Nevzat Şakar”ın samimiyetle sarmalanmış kuşkulu �oğlum ne oliy?� masumiyetiyle apar topar hastaneye koşan Öksüz, boşuna telaşlanmış. Damarlar tertemiz, hiçbir sorun yok. Eh daha yaşın ne başın ne İhsan Abi..Geçmiş ola.

HÜSEYİN, HASAN, ÇAĞDAŞ, KEÇELİ..
Bu dört isim de gidici. Çağdaş ve Keçeli’nin menajerleri harıl harıl kulüp arıyor. Çağdaş önerilen rakamı kabul etmemiş ve dostça ayrılmış. Keçelî’ye ve Hasan’a “kulüp bul” denmiş. Hasan Üçüncü ile Rize ilgileniyormuş ve resmi talep olursa “özel fiyattan” bonservisi verilecekmiş.
Kaptan Hüseyin’le dün (Çarşamba) konuştum. Hüseyin her tür gelişmeye karşı hazır bekliyor. Yunan AEK takımı bir adım önce, ama tarihi bir Rus kentine de ayak izi düşebilir. Bir de hatırlatma;
Kaptan isterse bu yıl bonservisini bedava eline alma hakkına sahipti, ama o sezon içinde takımla sözleşme yenileyerek, giderken de kulübe para kazandırma yolunu seçti. Bu arada Ersun Yanal’ın da yönetime “Hüseyin’i ille de göndereceğiz diye birşey yok, kalırsa ondan da yararlanırım” dediğini iletelim ve bu faslı da kapatalım.

NECİP FAZIL’I ANMAK..
Elbet başka büyük şairleirmiz de var, ama Nazım Hikmet’le Necip Fazıl’ın şairlikleri kıyas kabul etmez bir zirvedir bana göre.
İçinde bulunduğumuz hafta Necip Fazıl’ın doğum (26 Mayıs 1904) ve ölüm (25 Mayıs 1983) haftasıydı. Batıni yönü ölçülemeyecek kadar derin bir şair olan Kısakürek, 1941 yılında Sultanahmet Cezaevi’nde hapis yatmakta olan bir başka “büyük” şairi, Nazım Hikmet’i ziyaret eder. Ve bu ziyaretten şu iki beyit çıkar..İkisini de şükranla anıyorum..İyi ki “bizden” çıkmışlar..

NECİP FAZIL: “Nâzım, benim rejimim olsa seni asardım. fakat bu hiçlik rejiminde (İsmet İnönü faşizmi egemendir) fikirsiz ve imansız insanların seni süründürmesinden müteessirim. onun için ziyaretine geldim.”

NAZIM HİKMET: “Benim de rejimim olsa, ben de seni asardım. sonra da darağacının başında ağlardım. seni anlıyorum. bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım.”

Ne demişti Ahmet Arif; “Erkekçe olsun isterim dostluk da düşmanlık da”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: