Sedat Tunalı

04.08.2008

Skor kimseyi yanıltmamalı. Trabzonspor futbol olarak çok gerisinde kaldığı rakibini 3 kontratak golüyle farklı mağlup etmiş ve günün kazananı olmayı başarmıştır. Günün kazananı olmak hangi büyük hedeflere referans olur bugünden kestirmek güç. Ama şunu şimdiden söylemeli ve Ersun Yanal’a hatırlatmalıyız. Hocam bu şehir birinci Ziya Doğan döneminin üst üste 12 galibiyetli günlerini değil, yenilse de yense de rakibe ve oyuna hükmeden geleneğini özlüyor. Lütfen takımımızı bu fotoğrafla uyumlu bir oyun felsefesiyle buluşturun.

Alman temsilcisi Werder Bremen’in klişeleşmiş “takım” oyununa karşı, topun olduğu her yerde “basan” bir Trabzonspor izledik. Zaman zaman çok başarılı pres örnekleri izlesek de, Trabzonspor’un sürekli rakibi kovalayan ve oyunu bozan taraf olarak öne çıkması doğrusu beni pek memnun etmedi. Denebilir ki, bakın işte Alman Lig ikincisini farklı yendik daha ne olsun, derim ki Trabzon büyük takımsa, ki kuşkusuz öyledir, rakibine önlem aldığı kadar rakibi de ona önlem alır. Bu faslı, süreli bir bekleme ünlemi ile bitirip yeni transferleri kısaca gözden geçirelim.

Hırvat Cale’yi beğendiğimi söylemem gerek. Serdar Bali’nin dediği kadarını göremesek de futbolu bilerek oynaması, geriden oyun kurması ve kademe anlayışı üst düzeydeydi. Güç sorununu aşarsa çok daha başarılı işler yapacağının işaretini verdi.

Egemen transferini öğrendiğimde Sayın Hayrettin Hacısalihoğlu’nu arayıp “bana göre en iyi transferi yaptınız, tebrik ederim” demiştim.

Evet bana göre Egemen bu yılın en iyi bir iki transferinden biridir.

O’nu en iyi kılan sadece oyunculuk yetenekleri değil, bunu da eklemeli.

Song belli ki ikinci baharını yaşamak ve bu baharı Galatasaray’da yaşadığından belki bin kez daha anlamlı bir şampiyonlukla taçlandırmak istiyor. Ersun hoca, Song’un yanına Giray’ı çekip, Egemen’i de Tayfun’un yerine monte edebilirse defans hattında çok bir sorun olacağını sanmıyorum. Hemen ekleyelim, benim 11 imin kalecisi Onur’dur.

Selçuk, benim beklediğimin çok altında bir performans taşıdı çimlere.

Topun olduğu her alanı daraltıp rakibi hataya zorlamak üzerine kurgulu bir orta sahadan çok ekstrem işler beklemek haksızlık, biliyorum. Buna rağmen ilk goldeki asisti, aslında kumaşı hakkında yeterli bir belgeydi. Colman’ın katılımıyla Selçuk’un gerçek performansına kavuşacağına inanıyorum.

Ceyhun Gülselam kardeşimiz eğer ön libero oynayacaksa, Hüseyin’in yedeği olarak beklemek zorunda. Büyük bir kısım Trabzonsporlunun gitmesi için adaklar adayıp kurbanlar vaat ettiği Hüseyin, Ceyhun’dan 2 gömlek daha iyi. Üstelik, “işleyen” bir orta sahada Hüseyin’in de verimli olabileceğini düşünüyorum.

Gökhan Ünal bize şunu gösterdi: Bana 2 pozisyon hazırlayın biri kesin goldür. Attığı 3. gol sizlere neyi hatırlattı bilmiyorum ama, ben nedense Şota’yı hatırladım.

Sonuçta bir hazırlık maçıdır. Rakip yabana atılası değil, son Avrupa şampiyonası finalistinin liginden 2. olarak gelmiş. Kazanmak her zaman güzeldir ve Trabzon kazandı. Ama biz isteriz ki Trabzon sadece günün kazananı olarak kalmasın, geleceğe ve geleneğe doğru da koşar adım gitsin.

YAĞMURDERELİ’NİN ÖLÜMÜ

Önceki gece hayatını kaybeden Osman Yağmurdereli ile çok fazla muhabbet etmişliğimiz, hasbihalimiz yok. Ama kendisini bende çok saygın bir yeri vardı. Merhum, Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali ve Volkan Konak’ın önderliğinde gerçekleştirilen “Erkan Ocaklı” gecesine büyük destek vermiş ve o süreçte birkaç kez telefonla ve yüzyüze görüşmüştük. En başta şunu söyelemeli ki Yağmurdereli sevgi dolu bir insandı. Erkan Ocaklı için verdiği çabaya yakından tanıklık edip O’nun gerçek yüzünü görebildiğim için, ölümü de daha acı oldu benim için..

Salı akşamı Kadıköy’de Eşber Yağmurdereli ile karşılaşmış ve ayak üstü sohbet etmiştik. Eşber hoca, Acıbadem hastanesi’ne gideceğini, zira amcaoğlu Osman’ın durumunun iyi olmadığını söylemişti. Nedense o “an”, filmin kopmak üzere olduğunu sezmiş ve içim burkulmuştu.

Mekanın cennet olsun Osman Yağmurdereli. Bize yaşattığın her güzellik katlanarak bulsun seni isterim…