26 Eylül 2008 Cuma
Bu yazı bir Fenerbahçe ya da futbol maçı analizi amacıyla değil, taş gibi bir Anadolu takımına hakkını teslim etmek için yazıldı. Biliyoruz ki gazete manşetlerini Fenerbahçe’nin nasıl kaybettiğine dair hazımsızlıklar dolduracak.
Sivasspor’un geçen yılki Trabzonspor maçıyla başlayan çıkışı, gönlü memleketle dolup taşan benim gibilerde derin acılar bırakmış olsa da, Yiğidolar’ın çıkışından haz alma, her tür ulusal kaynağı sömüren iktidara baş kaldıran herkesi ve her oluşumu desteklediğim gibi Sivas’ı da desteklemem olağan hallerimdi. Bu geceki Sivasspor fotoğrafı, bu hazzın yeni sezonda da sürebileceğinin işaretleriyle doluydu.
Yenik durma düşmelerine rağmen oyunun hiçbir bölümünde rakibin üstünklüğünü kabul etmeyen ve tatlı-sert oyunuyla tüm sahayı parselleyen Sivasspor; kenar yönetimin teknik adam doğrularıyla oyunu lehine çevirmeyi başardıysa, bu takım külliyen alkışı hak ediyor demektir.
Teknik adam becerisini alkışlayıp, açıklamalarındaki ‘siyaseti’ ve çelişkileri eleştirdiğimiz Bülen Uygun’a bir hatırlatma yaparak bu faslı kapatalım: Sayın Uygun esame listesindeki bir yanlışlık nedeniyle hükmen mağlubiyetiniz söz konusu olduğunda “Biz sahaya çıktık aslanlar gibi kazandık, hükmen mağlubiyetimiz çok büyük haksızlık ve yanlışlık olur” diye açıklama yaptınız. Geçen yıl hükmen kazandığınız Trabzonspor maçını sahada kazanan kimdi, unutmuş gibi. Evet toplumsal hafızamız zayıf, ama kişisel olarak bu kadar ‘zayıflık’ sırıttı biraz..
Fenerbahçe sakat Alex ve potansiyel sakat Emre ile başladığı bir maçı, Maldonado-Selçuk ikilisi gibi ileri oynama özürlü iki ön liberoyla ne kadar oynanabilirse o kadar oynadı. Şu olsaydı, bu olsaydıların zamanı değil. Ama belli oldu ki, Fenerbahçe’nin Gökdeniz Karadeniz gibi direk kaleye inen hızlı bir orta saha oyuncusuna ihtiyacı var. Sivasspor’a kaybetmediler, ezim ezim ezildiler.
Bir Cevap Yazın