BURSA VE BURSASPOR

Hep yazmak istediğim, yazamasam da aklımın bir köşesini şu veya bu şekilde meşgul eden bir “şehir takımı”dır Bursaspor.

Çocukluğumuzun ideal futbolcu tipinin zirvesindeki birkaç isimden biri Sedat 3, sahalarımızın sevimli hırçını Bahtiyar ve Allah vergisi yeteneklerini hoyratça “harcayan” Ali Nail figürleri, yaşları kırklarla dansetmeye başlayan bizim kuşağın unutulmazları arasındadır. Elbette başka birçok isim daha var, ama onlar ve bu üç isim dahil, Sedat 3’ün yeri apayrıdır ve şimdilerde ne yapar mesela, neden Bursaspor’la adı hiç anılmaz, anlayamam.

Büyüdüğüm şehir Trabzon’la çok ortak yönleri de vardır bu “yeşil şehrin”. Hatta Trabzon’da zaman zaman sıkıntılı dönemler yaşarken, “Bursa’ya yerleşmek lazım” türü aile içi cümleler de duymuşumdur, “malum” Karadeniz ağırlığıyla olsa gerek. Bursa’daki Karadeniz, ağırlıklı olarak Artvin olarak yaşansa da, diğer Karadenizliler için de bu güzel şehrimiz hep “güzelliklerle” birlikte anılır.

Karadeniz gibi futbolcu tarlası olarak bilinen bir zenginliğin yanında, bir başka potansiyel futbol zenginliğinin de merkezidir Bursa. Zira herkes bilir ki, özellikle ülkemizde Trabzon ve çevresinden sonra, Balkan göçmeni yurttaşlarımız futbola en yatkın kesimimizdir. Yani ülkenin iki başat potansiyeli bir şehirde buluşmuştur ve bu şehrin adı Bursa’dır!

İnsan potansiyeli gibi olmazsa olmazın yanında, sanayisi de son derece gelişmiş bir şehir, nasıl olur da şampiyon olamaz?, ya da en azından şampiyonluğu kovalayacak bir iddianın baş kenti olamaz, yıllardır yanıtını bulamadığım bir soru olarak benimle beraber yaşar durur!

Bursa şehri, “iddialı” bir futbol takımını inşa edecek potansiyele ve bu potansiyeli hedefe ulaştıracak güce sahip değil ise, kim sahiptir bu GÜCE?

Bursaspor, bu ülkede Trabzon’dan sonra şampiyonluk şansı en fazla futbol merkezidir. Bursaspor taraftarı, takımları kötü oynarken kazanılmış maçlarla tatmin olamayacak kadar futbol sevgisi ve bilgisi ile donanmış ve kendi şehrinde azınlığa düşmeyecek bir taraftar fotoğrafı vermeyi her zaman başarmıştır. Yeşil – beyazlılar, başta İstanbul takımları ve Trabzon olmak üzere her takım için daima “gerçek bir deplasman” olmuş ve bu fotoğrafıyla da ülke futbolunun gelişimini arzulayan bizim gibi futbolseverlerin de her zaman takdirini kazanmıştır.

Güvenç Kurtar döneminin sona ereceğini, başlamadan hesap edebilenlerden biriydim. Kan uyuşmazlığı kesindi, ve son Trabzon galibiyeti sonrası yükselen protesto sesleri, memnuniyetsizliğin ayrılığı kesin kılacağının da işaretleriydi.

Peki Bursa neden başarısız?

2003 yılında Bursalı holiganlardan bir kısmı hakkında, Türkiye’de bir “ilk” olarak dava açıldı ve dava sonunda bazı taraftarlar ceza aldılar. O cesur savcı ve dönemin Emniyet Müdürü Reşat Altay’la yaptığım ikili görüşmelerde, Bursa’nın neden kendi gücüyle orantılı bir fotoğraf veremediğini az çok kavramıştım

O zamanki kanım şu olmuştu; Bursaspor’u “işi bilenler” değil, her zaman için taraftar gruplarından onay bekleyen ya da alan basiretsiz yöneticiler idare etmiş. Böyle olunca da, takım ve şehir bir türlü iç barışı sağlayamamış ve sıkıntı hep süregelmiş.

İddiam şudur;

Bursaspor; gerektiğinde masaya yumruğu vurabilecek ve takımı beslenme aracı olarak değil, bir kimlik ifadesi ve marka olarak yaşatmayı göze alabilecek bir yönetime kavuştuğu gün; potansiyel olarak bu ligin şampiyon adaylarından biridir. Ne Sivas’a benzer Bursa, ne Antep’e, ne Kocaeli’ye..

Tek; basiretli bir yönetime kavuşsunlar..

ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN: TEŞEKKÜRLER ARDA, EMRE, BARIŞ MEMİŞ VE AYZEK

Türk Kızılayı’nın katkılarıyla önceki gece “Çocuklar üşümesin” sloganıyla bir yardım defilesi düzenlendi İstanbul’da. Türkiye Moda Ve Hazır Giyim Federasyonu’nun da büyük destek verdiği geceye ünlü mankenlerin yanı sıra futbol dünyamızdan da destek verenler oldu.

Trabzonspor, Galatasaray ve Beşiktaş kulüpleri imzalı formalarını gönderirken, bu tür etkinliklerde faal rol alan Fenerbahçe maalesef katkıda bulunmadı.

Gecenin yıldızları ize, her hayır işine adeta koşa koşa gelen ve bir Kızılay Gönüllüsü gibi davranan “Adnan ağabeyin oğlu Arda Turan”, Yine Galatasaray’dan Emre Aşık, Galatasaray’ın eski oyuncuları Bülent Korkmaz ve Hakan Uysal,Trabzonspor’un genç yeteneği Barış Memiş ve Ayzek Promise idi.

Fenerbahçe’den kimsenin gelmeyeceği belli olmuştu ama, defilenin yapıldığüı AVM’ye yürüyerek 8 dakika mesafedeki Beşiktaş’tan kimsenin gelmemesi düşündürücüydü. Bu nedenle iki oyuncusunu 1100 km öteden gönderen Trabzonspor yönetimine “ayrıca” teşekkür ediyoruz.

Bu arada “Arda abi”sinin Barış’a sevgiyle sarılması, Barış’ın yüzünün kıpkırmızı olması hoşuma gitmedi değil.. (Barış ayakkabılar sağlamda, merak etma!)

Geceyle ilgili fotolar, sedattunali blog sayfasında görülebilir..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: