FENER İÇİN NE DEMİŞTİM! NE OLDU?

“HABU POK YİYEN YERE ÇAMEDEN GELMEMİŞUM”
Edebiyatımızın Gorki’si Orhan Kemal’in ölümsüz eseri 72.Koğuş’tan, aynı adla sinemaya uyarlanan ve büyük oyuncu Kadir İnanır’ın baş rolüyle hayat verdiği “72.Koğuş” filminin içine çekiyorum sizi, sadece bir dakikalığına..
Kaptan (Öyküye konu olan, Orhan Kemal’e ilham veren, yumruğu kavi, yüreği yumuşak Rizeli mahkumun adıdır Kaptan) cezaevinde yine bir kopuğun façasını bozmuş ve etrafında toplanan garip-gureba ona hayran gözlerle bakmaktadır. Kaptan, kendisinin de peygamber soyundan gelmediğini ifade eden bir bakış fırlatır önce, ve arkasından şu meşhur cümle çıkar ağzından: “Habu pok yiyen yere çameden gelmemişum”

Kaptan’ın özelinde, Karadeniz insanının yüce gönüllüğüne, saflığına, cesaretine ve yalnızlığına tanık oluruz Orhan Kemal cümleleriyle. Ömrü boyunca yoksulluktan kurtulamayan Orhan Kemal’e ve filmi yaratanlara ve elbet Kadir İnanır’a bin selam edip, devam edelim..

Evet, “habu ben olan ben”, Sedat Tunalı, saçları değirmende ağartmadı, buraya da “çameden gelmeduk”.

Bayram değilse de yılbaşı, bir küçük makas almanın ne mahzuru olabilir ki? Galandar galasiya!

Sözüm başta Fenerbahçe uleması yazar taifesine, sonra da geri kalan spor basını ve sporseverlere..

Fenerbahçe, haftalar önce Arsenal’den kendi evinde 5 yediği gecenin ertesinde “sipol basını” neler yazdı neler. Önce birkaç örnek alalım şimdi.

“Mehmet Demirkol:
Dün utandıran değil, ama üzen bir skorla biten 15 maçlık yenilgisizlik serisi için tabii ki Volkan’dan, Güiza’ya kadar herkeste suç bulunabilir. Ama hepimiz biliyoruz ki, dünkü sonuç bu kadroyu böyle dengesiz kuranların eseridir.”

“Selçuk Yula:
Geçen sene Inter’e Şükrü Saracoğlu’nu dar edenlerin 8 tanesi dün akşam sahadaydı.
Aynı şekilde o isimler Sevilla ve Chelsea’ye sahayı dar etmişlerdi. Peki neden ezilmeyi kabul ediyorlar. Onu da galiba Aragones’e sormak zorundayım.
Sonuçta Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkmayı unutup UEFA’ya gitme yollarını aramalı.
Ne de olsa final Kadıköy’de oynanacak ve ocak ayında da transfer yapma olanağı var.
Tabi bu arada gönderilmesi gereken teknik adam da unutulmamalı…
Şili Milli Takımı’nın kaptanı hayatı boyunca sağ bek oynamamış ama sevgili Luis Aragones bunu da keşfetti.
Helal olsun demekten başka bir şey yok. “

“Ercan Saatçi:
SR.Aragonés, veyase por favor… Sayın Aragones, Siz ki tecrübeli ve kariyerli bir teknik direktörsünüz…
Halden anlarsınız…
Farkında mısınız bilmem, ama hal çok kötü!
Yaşınızın verdiği olgunlukla anlamalısınız ki, olmadı!
Olmuyor… Siz ve Fenerbahçe ne yazık ki olmuyor…
Avrupa Şampiyonu olarak geldiğiniz bir takımdan ah alarak gitmek sizin gibi bir teknik adama yakışmaz sayın Aragones…
Siz profesyonelce davranıyorsunuz, ama Fenerbahçe’nin büyük taraftarı profesyonel değil. Milyonlarca taraftar bu kulübe kalpten ve karşılıksız bağlı.
Bu nedenle sayın Aragones başlıkta yazdığı gibi, lütfen gidin sayın Aragones…

“Hasan Atasoy:
Çabuk, hamleli ve ayağa oynayan her takımın karşısında bu korku filmini yaşamak da ve korktuğunun da başına gelmesi de kaçınılmaz. Böyle giderse bu berbat film, bu sezon kolay kolay vizyondan inmez.
Fenerbahçe’nin kader gibi kabullendiği açmazı biz deşifre edelim; onu mahkum eden rakibi değil, bizatihi kendi oyun anlayışı…
UEFA’ya katılma şansı bile mucizelere bağlı. Geçen seneki çeyrek finalin tesadüf olduğu da tescillendi. Ne diyelim; yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler!

“Erman Toroğlu:
Hakem iyi maç yönetti. F.Bahçe seyircisi bu maçta da ikiye bölündü. Ve bu parçalılık F.Bahçe’de sahaya da yansıyor. Zico varken öyle veya böyle Fenerbahçe çok mükemmel oynamıyordu, ağır oynuyordu ama futbolcular birbirlerine yardım ediyorladı. Yani F.Bahçe sahada takımdı. Aragones’le birlikte bu özelliklerini kaybettiler. Şimdi sarı lacivertlilerin Londra’da inanılmaz zor bir maç daha bekliyor. Bu Arsenal orda bu kadar laubali oynamayacak. Şu da net bir şekilde gözüktü; bu sezon F.Bahçe’nin kendi stadında oynanacak UEFA finalinde bence oynama şansı kalmadı.”

“Sergen Yalçın
: VE bu F.Bahçe çarşamba günü Arsenal’le oynamaya gidiyor.. Ben olsam PAF takımla çıkarım Emirates’e, en azından dünyaya rezaleti açıklamanın bir mazereti olur.. Hem pazar günü G.Saray derbisi var, veteran takımını andıran aslar biraz dinlenirler, lig için mücadele ederler.. Çünkü bu görüntü evlere şenlik.. Bu kadar koşmayan, bu kadar aciz, bu kadar teknik direktörü kötü takımın maliyetine bakıyorsun: 100 milyon Euro’dan aşağı değil.. Harcanan paraya yazık değil mi? Geçen hafta Bursa’ya karşı hırs vardı futbolcularda ama o hırs tek maçlıkmış.. Hepsi içi boşalmış diş macunu gibiydi.. Demek ki, Bursa gibi kapıyı bacayı açmazsan bu F.Bahçe’den puan almak çok da zor değil..”

“Ziya Şengül:
Bu sezonki Fener’in değil Devler Ligi’nde bir yere gelmeyi, kendi liginde bile yerlerde süründüğünü görmeyenimiz kaldı mı? Bu Fener’i bu hale getirenler utansın diyorum. Orta saha sıfır. Savunma rezil. Mal meydanda!
Kalesinde bu kadar gol gören Volkan’ı ilk defa hatasız görüyorum. Çünkü yapacağı bir şey yoktu. Üzülerek yazımı noktalıyorum: Güle güle Devler Ligi’ne… Güle güle Fenerbahçe”

Sizlerin de çok yakından tanıdığı bu isimlerin dışında, yerel ve ulusal! basından bine yakın yazar Fenerbahçe’nin uğradığı ağır yenilgiden ve alınması gereken acil önlemlerden bahsettiler.

Çünkü Türkiye’de “spor basını” değil, “Skor Basını” vardır ve bu alanda kalem oynatanların kahır ekseriyeti “nerden indirsem, ne yapsam da en ağır yazıyı ben yazsam” derdindedir. Ben değilim.

Olmadığımı okurlara göstermenin en kolya yolu, işte böylesi ağır bir yenilgi sonrası bir “ışık” görürsem, o ışığa inanmak ve ortaya bir iddia koymaktı. “Sedat Tunalı kimdir ki, ortaya koyduğu iddianın bir ehemmiyeti olsun” türü bir düşünceye sapan olursa, karakterim ve mesleki birikimimle kimsenin kızınadan aşağı olmadığımı rahatça söyler ve bunu belgelerim, rahatça .Gazete ve Tv arşivleri yerinde duruyor, hoş ATV arşivini bir kısmı sele gitti ama, kalanlar bana yeter.

İşte, Fenerbahçe’nin Şükrü Saraçolu’nda 5 yediği Arsenal maçı sonrası yine Habertürk’te çıkan yazımdan ilgili bölüm;

“Bana göre yenilgiye rağmen Fenerbahçe, sezonun en iyi futbolunu oynamış ve ‘büyük takım’ geleneğine sadık kalmıştır. Aragones’e yönelik acımasız eleştiri yapanların, hem kulüp tarihinden hem de Fenerbahçe fotoğrafından habersiz ya da kötü niyetli olduklarını düşünüyorum. Pısırıkça oynayıp tek farklı bir yenilgi, ki biz bunlara yakın zamana kadar ‘şerefli mağlubiyetler’ diyorduk, alıp zevahiri kurtarmak yerine, ‘büyük takım’ gibi oynayıp fark yediği için Aragones’i eleştireceksek, ben sizlerden ayrılıyorum demektir. Bu cesur şablonu için İspanyol hocayı alkışlamayı bir vicdan borcu olarak kabul ediyor ve kendisini kutluyorum. Bunu söylerken, Zico’ya yapılan haksızlığa ve ayıba karşı kaç yazı yazdığımın da hatırlanmasını istiyorum, sapla saman karışmasın.
Fenerbahçe’nin saha içi ve kenar yönetimi olarak sorunlu olduğuna inanıyorum. Ve bence Arsenal maçı Fenerbahçe’nin kendine gelişinin de başlangıcı olmuştur. İzleyip göreceğiz. Fenerbahçe ilk yarının son maçı olan Trabzon maçına kadar mağlubiyet almayacaktır, göreceksiniz.”

Bu düşüncemi hatırlatmamın ve bu yazıyı kaleme almamın bir çok nedeni var.
Birincisi ve en önemlisi; Türk Spor basınındaki öngörü eksikliğinden beslenen skor yazarlığını mantığını deşifre etmeye katkı yapmak ve sporseverlerin önüne bir fotoğraf koymaktır.

İkinci ve daha az önemli amacım da, sizlere spor yazarı olarak yutturulan skor yazarlarını, sadece yaşanılan güne dair kalem oynatmak gibi bir sıradanlığın batağından çekip, ele kalem alıp meydanlara çıkmanın “edebi bir meydan okuma” anlamına da geldiğini hatırlatıp, kahvehane düzeyini aşmaları için bir işaret fişeği çakmaktır.

Fenerbahçeli kardeşlere bir de hatırlatma yapayım şimdi,

Evet sarı lacivertliler beni yanıltmadı ve ilk yarıyı yenilgi almadan kapattı, ama ne demiştik, Trabzon maçına kadar:) Yine yanılmayacağım…

EGEMEN KORKMAZ’I BEDAVAYKEN REDDEDİP ELİNDEKİ BONSERVİSE 425 BİN EURO? NEEE??
Egemen Korkmaz Karatal’da oynarken, ki yanında da Servet Çetin vardır, Kartalspor’un fanatik Trabzonsporlu Başkanı, kulübü arayarak bu iki ismi çok çok cüzi paralar karşılığı Trabzon’a göndermek ister. Yanıt: Bizde olardan çok var!

Aradan 4 yıl geçer, Egemen Korkmaz çok başarılı bir sezon ardından Bursaspor’dan ayrılır ve bonservisini eline alır. Gönlündeki takım Trabzonspor’dur ve yapılan görüşmelerin ardından da bordo mavi formayı giyer.

Bu transfer için hiç aramadığım Hayrettin Hacısalihoğlu’nu arayıp özel olarak tebrik ettim.

Eski Trabzonsppor yöneticisi Mustafa Erdem’in Taka’da okuduğum eleştirileri üzerine gözlerim faltaşı müzesi oldu! Erdem, bonservisi elindeki Egemen için 425 bin euro menejerlik ücreti ödendiğini iddia etti, iddia demek doğru değil, kulübün resmi belgeleirnde var bu.

Şimdi Trabzonspor kulübüne düşen bu garabeti açıklığa kavuşturmak… Olabilecek birşey değil bu.

KOLBASTI KİMİNDİR?
Bir kısım Giresunlu kardeşimiz baktı ki; Faroz sokaklarında filizlenip bir disipline kavuşan ve Erkan baba ile büyük bir sıçrama gerçekleştiren Faroz Kesmesi oyunu, Trabzon sınırlarını aşıp Dünya’ya doğru açılmaya başladı, ” ne yapsak da taş koysak” güdülerini harekete geçirip ilk salvoyu yaptılar: Kolbastı’da kullanılan türkü Giresun türküsüdür. Trabzonlular bizim türkümüzle oynayamaz!

Yok ya!

Bu durumda “Gemiler Giresun’e” türküsü de tehlikeye girdi desenize:)

Giresunlu kardeşlerimiz şunu unutmuş; Müzik evrenseldir, yerel çıkışlarla prim yapmaya çalışarak varsanız varsanız köyünüze varırsınız. Giresun türküsü ile Trabzon oyunu harmanlanmış, bundan güzel ne olabilir? Bunun keyfini hep birlikte çıkarmak varken, hayır biz köye çıkacağız demenin mantığı ne ola?? Yoksa, işin ucunda “para” kokusu mu aldınız?

Bir de iddia: Adlarını buraya taşımaya gerek görmediğim Giresunlu dernek yöneticisi kardeşlerimin kaçının birinci takımı Giresunspor’dur mesela? Kendi şehrinin takımına “ikinic sınıf” muamele çeken kişilerin, müzik vb gibi ulvi kaygıları olduğuna inansa inansa kadir inanır. Yakın tarihe kadar Trabzon’un ilçelerinden biri olan Giresun adına hareket ettiğini iddia edenleri, bu komik ayrılık girişimine son verip; hep birlikte kolbastının keyfini çıkarmaya davet ediyorum. Ben ne kadar Giresun’sam, Giresunlu kardeşim de o kadar Trabzon’dur.

GÖZ GÖZ GELİYOOOORR
Türk futbolunun marka değeri en yüksek takımlarından biri olan İzmir’in Göztepe’si, klasman grubundaki son maçında Ispartaspor’u 2-0 mağlup ederek 2. lige yükselme yolunda dev bir adım attı. Play Off için en iddialı takımlardan biri olan Menemen Bld. Spor kendi sahasında iddiasız Bandırmaspor’a, İzmirspor da Nazilli’ye kaybedince sürpriz şekilde aradan lider olaraksıyrılan sarı kırmızılılar gruptan çıkarken, play off vizesi alan ikinci takım da İzmirspor oldu.

Bize düşen “harbi” Göztepeli Yılmaz Özdil’e bin selam edip kendisi özelinde bu “özel” takımı ve yağmurlu havada 7 bin biletle tribünde yerini alan cefakar ve vefakar Göztepe taraftarına selam durmaktır. Ama daha birşey başarmış sayılmazsınız, hadi bakalım bu koşu süper lige dek sürmeli, bekleniyorsunuz!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: