“Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın….”
“Meğer aşk imiş her ne var alemde” , meğer masumiyetmiş hayatı var eden, meğer iyilikmiş kötülüğü yok eden, meğer kıyıya vuran bir dingin dalga sesiymiş huzur, meğer 7 yaşı taşırken küçük yüreğinde babanın omzunda şehir stadına girmekmiş hayat, meğer deli akan ırmağı virajlayıp dünyanın en güzel teyzesine giderken minibüsün radyosundan “ Dobi Hasan ve goool” sesiyle gözleirnden yaş boşalmasıymış vakar…
Belki Dünya’nın gelmiş geçmiş en güzel seslerinden birinin sahibiydi, ve belkisiz en güzel yüreklerinden de birini taşıdı gücü yettiğince. O kadar güzel şarkılar bıraktı ki zamansız çekip giderken, Tamirci Çırağı olduk, Resimdeki Gözyaşları olduk, Safinaz olduk, Emrah olduk…
“Sevda kuşun kanadında” adlı şarkısını ve aşkı aşk gibi yaşayan kalplerdeki yankısını anlatmak zor iş. Öyle bir şarkıydı ki, başka herhangi bir şarkıda bu söz-beste-ses- yorum uyumunu bir daha göreceğimize dair bir umudum yok.
Bu eşsiz ve her dinleyişte insanı içinden çıkılmaz acılara ve sevinçlere savuran bu destansı şarkının bir dizesinde Cem Karaca aşkı şöyle tarif eder, ve elbet doyulamayanı…
“Ökse ile sapanla / vurursun da saramazsın”
Şampiyonluk bir aşk hali ise, onu “ökse ile sapanla” vuranlar ona hiç sahip olamayacak ve onu asla saramayacaklardır. Aşk, masumiyet ister, aşk vakar ister, aşk sadakat ister. Ökse ile, sapan ile, şike ile, hile ile kavuşulan aşk aşk değildir, ağanın oğluna satın aldığı sevgilidir, aşkın gölgesidir ancak. Ne sararsın sen onu, ne de o sarar seni.
Ve bu hüzünle sevinci gözyaşlarıyla harmanlayan tariflere sığmaz şarkının bir dizesi tam da Trabzon’dan ve onun oligarşiyi darmadağın eden futbol takımından ve o takımın tanımdışı taraftarlarından söz eder.
“Hayat sırrının suyunu çeşmelerden bulamazsın/ Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın”
Şampiyonluk bir “aşk” hali ise, onu saracak olan da; Karadeniz’in kalbi kir tutmaz, güce boyun eğmez, hakkı tutup kaldıran ve sırtı lacivert hamsinin hatırı için hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilen o asi ruhlu çocuklar olacaktır.
Hayat! Onurlu olsun istiyorsan aşk, aşkın asi çocukları aşka değer katmaya aşkla büyümeye hazır bekliyor.!
Dinleyin İsyanın asi çocukları; ” Aşk ne ustam, hayatın sırrı ne” diyen masum ve delikanlı yürekler o tarif edilebilirlik sınırlarını aşan buluşmayı nasıl bekliyorlar bir bilseniz…Bir bilseniz…İsyanın ateşine ilk çırağı vuran ben olayım ey hayat, çok görme!
“Aşk demişti yaşamın bütün ustaları / aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çağla çiçekleri/saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. Sen misin seni sevdiğim o kavga/ sen o kavganın güzelliği misin yoksa.. Aşksız ve paramparçaydı yaşam / bir inancın yüceliğinde buldum seni/ bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bitmedi daha sürüyor o kavga/ ve sürecek/ yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
Şair Adnan Yücel bin yaşasın.
Yazıya Şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=vWXZixaOPno&NR=1
Bir Cevap Yazın