‘Şikecileri Boğaz Köprüsü’nden atarım!’
Durun durun, hemen heyecan yapmayın, hele siz, İtalya’daki “pislikleri temizleme” hareketinin Türkiye’ye de sirayet etmesinden ziyadesiyle korkan, sırasıyla şam_piyon olan İstanbul’un hacimli kulüpleri, siz hiç korkmayın.!
Yukarıdaki sözler Futbol Federasyonu Başkanı’na ait, evet ama çok eski bir başkanına; Füruzan Tekil’e .. Gevşediniz mi, haah tamam..Şimdi devam ediyorum öyleyse.
1976 ya da 77 yılında Hayatspor mecmuasına verdiği demeçte, o dönemde de ayyuka çıkan şike söylentilerine böylesine sert bir çıkış yapmıştı dönemim Federasyon Başkanı. Ama, Türkiye gerçeğini az çok bilen herkesin tahmin edebileceği gibi, değil köprüden adam atmak, İstanbul Boğazı’nı ayaklarıyla bile kirletememişti şikeciler.. Ne gam, gemi yüzüyor!
Her fırsatta; üç kağıtçılıkla suçladığımız bu İtalyanlar da biraz fazla oluyor artık. Susurluk kazasıyla Türkiye gündemine bomba gibi düşen kirli ilişkiler ağını da; yine İtalya’da esen bir “temizlik” rüzgarıyla ülkemize de taşımaya çalışmış ama sonuç alamamıştık. Zira temizliğe soyunan ellerin birçoğu kömür karasıyken, neyi nasıl temizleyebilirsiniz?
Gecelim ve , gelelim vatan gazetesinin “şike dosyası”na..
Haberin spotlarından bir bölüm:
• A.Gücü G.Saray’ı 2-1 yendi. Şampiyon olan Fener’in gönderdiği parayı kim dağıttı?
* Beşiktaş’a 100’üncü yılında hangi hakem “Dolar değil euro isterim” dedi?
* G.Saray Fenerbahçe’yi şampiyonluktan eden Denizlispor’a maç öncesi kaç bin dolar gönderdi?
* Ankaragücü hocası Hikmet Karaman anlaşmalı G.Antep maçını nasıl bozdu?
* Adanasporlu futbolcular 4 yedikleri maçta neden 12.5 milyar lira prim aldı?
* “Bu maçı verin yoksa önce sizi sonra kendimi vururum” diyen başkan kim?
Haberde listelenen maçların hiçbiri için” temizdir” diyebileceğimizi sanmıyorum, en azından kafasında tilki yuvaları barındırmayan her sağlıklı kişi, bu maçların, şüpheli olduğuna inanır. Kabul.
Benim derdim başka sevgili okuyucu
İtalya örneğini bir yana bırakalım. Hatta Türk medyasının bizlere, oyuncular veya takımlar arası şikeymiş gibi koskoca bir “yanılsama, yanıltma” ile aktardıkları İtalya olayının, aslında; hakemlere ve federasyona baskı yapan kulüp idari yapılarının cezalandırılması olduğunu da bir an için unutalım.
Şu soruyu soralım;
Haberi hazırlayan Vatan Gazetesi; şüphe çeken maçları sıralarken neden iki sezon üst üste Cem Papila ve Metin Tokat marifetiyle Fenerbahçe’ye “kurban” edilen Trabzonspor’dan bahsetmemektedir?
İnternet sitesindeki spor sayfasında sadece İstanbul’un hacimli kulüplerine başlık açan bir gazetecilik duruşundan, adalet beklemek elbette alıklık, bu açık. Lakin, ortalarda “gazeteciyim” diye dolaşanların mesleklerinin onurunu korumak gibi bir sorumlukları olmalıdır. “Eğitimli ve diplomalı” bir gazeteci olarak bu tarz habercilikten mesleğim adına utanç duyuyorum. Duyduğumla kalacağım, bunu da biliyorum.
Sorumuzun yanıtı açık; Trabzonspor, Türk futbolunun “öteki”sidir.
“Öteki”ler kimsenin umurunda olmaz, yaşadığımız şu sıcak günler bunu her gün onlarca kez kanıtlayan acılarla belleğimize kazıyor.
Batı; her gün onlarcası İsrail ateşiyle öldürülen “öteki”lere karşı neden bu kadar vurdumduymaz sanırsınız?
Batı kokuşmuş bir bataklıktır. Türk Futbolu denen İstanbul odaklı “oyun” da bu kokuşmuşluğun içimize taşınmış en populer temsilcisi..
Hadi hep beraber, bu köşede yerden yere vurduğum Gökdeniz Karadeniz’e yüklenelim.
Sahi, en güzide, enlerin eni sipol kulübümüzün, başka bir spor kulübüne gönderdiği belgelenen binlerce dolar işi ne oldu?
“Öteki”ler;
Elleri kömür karası olanlardan adalet beklemeyin, Godot gelmeyecek, anlayın artık!
Boğaz’daki kirliliğin nedeni bambaşka!
Bir Cevap Yazın