Kapıcı Çocuğu Rıza
Şair Ece Ayhan’ı sevgiyle anıp dizeleriyle başlayalım.
“Devlet ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu;
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir
Futbol iklimimizin toprağında çiçek gibi açan çok az değerden biridir Rıza Çalımbay. Kimsenin takımında görmek için can attığı bir futbolcu olmadı belki , ama herkesin sofrasında olmak isteyeceği bir insan oldu hep. Kaldırımlarında insan eti satılan futbol ve antrenör piyasasında hep işiyle ayakta kalmaya çalıştı, çalışıyor.
Sonra bir gün Fenerbahçe tribünlerinde güya ironi tarihine not düşecek bir pankartla, yoksul geçmişini yüze vurmak gibi bir aşağılık insanlık halinin öznesi yapıldı. FB kahır ekseriyetinin bu konuda benimle aynı düşündüğünü biliyorum, ama işte o pankart ta Şükrü Saraçoğlu’nda açılmış ve tarihe kaydını öyle düşmüştü. Başta Fenerbahçeliler olmak üzere hepimiz unutmak istedik o pankartı.
Birkaç gün önce de bir G.saray yöneticisi aynı yarayı kaşıdı. Neresine üzüleceğimizi şaşırdık. Kapıcı çocuğu olmayı bir aşağılanma gerekçesi olarak gören anlayış, buna aracılık eden zavallılardan çok daha düşündürücü olmalı. Ve maalesef biliyoruz ki, ülkenin neredeyse yarısının kafası bu konuda net değildir. Bir Rıfat Ilgaz eserinde, okulda ayakkabı boyacılığı yaptığı anlaşılmasın diye parmaklarını saklayan çocuğun utancı ve Rıfat Ilgaz’ın sevgi dolu kalbinin kalplerimize yansıyan cümleleri vardır. Yoksul ailesine katkı olsun diye sabah ayakkabı boyacılığı yapıp öğleden sonra okula giden ilkokul öğrencisi neyse, bizim için her kapıcı çocuğu gibi Rıza Çalımbay da odur. Taraf gazetesinin konuyla ilgili olarak geride kalan Perşembe günkü nüshasında çıkan yazıda , Trabzon taraftarının konuyu gündeme getirdiği dillendirilmiş ve yanlış anlaşılabilecek bir durum oluşmuş. Bilinmeli ki Maveraünnehir’i kalplerine döken Trabzonsporluların yaptığı, FB tribünlerine yönelik ironik ve biraz da hergelece bir göndermeydi, zaten emeğin tribünlerinde o hastalıklı bakışa yer olamaz.
Aklı başında ve az çok vicdan sahibi herkes, bu tür aşağılamaların sadece aşağılayanları zavallılaştırdığının farkındadır. Ama bir başka büyük camiadan etkin bir isim hala aynı çukurlardan bir şeyler umuyorsa , durup kendimize bir bakmamız gerekiyor.
Trabzon Yönetiminin Düştüğü Tuzak!
96 Travması sonrası yaşanan büyük hüsranın tek sorumlusu olarak Fenerbahçe ve Ali Şen’i ’ gören Trabzonspor camiası, tüm enerjisini yel değirmenlerine yöneltmiş ve büyük aşkına kavuşamayan Don Kişot olarak kalmıştı. Ve o dönem başka bir şey daha olmuştu aslında, tüm enerjisini birbirlerine yönelten iki camia güçsüz kalınca, Galatasaray’ın 4 yıl sürecek ve Avrupa Şampiyonluğuyla taçlanacak yükselişi yaşanmıştı. Hayır ucunda bir Avrupa şampiyonluğu daha olacaksa yine kapışsınlar da, mucizeler devri kapanalı çok oldu, malumunuz. Oysa o dönem yapılması gereken Ali Şen zihniyetini yaşatan sistemle mücadele etmekti. Bataklığı kurutmazsanız gider Ali Şen gelir Mali Gen .
Bugün de benzer bir yanlışa düşülüyor. Hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor yöneticileri çözümü çok yanlış yerlerde arıyorlar.
Trabzonspor, sürecin mağduru iddiasını Fenerbahçe üzerinden değil sistem üzerinden dillendirmeli ve kendisine “sataşma” olmadığı sürece hiçbir cümlesine F.B’yi katmamalıdır. F.B. adliye koridorları ve cezaevlerinde kendi derdine düşmüşken, tepkilerin tek otorite olan TFF ‘ye gösterilmesi gerekirdi. Ama TS yönetimi tam tersine A. Yıldırım ve F.Bahçe’ye laf yetiştirirken , kuralları uygulamayarak futbolumuzu bitme noktasına taşıyan TFF’yi Trabzon’da ağırlamaktan şeref duyması sorguya muhtaç bir yönetişim duruşudur.
Fenerbahçe ortaya çıkan delillere ve futbol hukukunun temeli olan “kanaate” göre kesinlikle bir cezayla karşılaşacakken, TS yönetimin bu tuzağa bir kez daha düşmesi ve Fenerbahçe’ye odaklanması 96 da olduğu gibi sadece Galatasaray’a yarar sağlayacaktır. Her iki camianın akil adamları, neredesiniz??
FenerbehCHE’den Haklı Bir Eleştiri!
F.B’nin son Trabzon deplasmanında, sarı-lacivertlilerin kaldığı otelin önünde “KTÜ F.bahçe” kaşkolu açan kişileri hedef gösterme aculluğunda bulunan bir site üzerinden sağduyu çağrısı geldi.
FenerbahCHEli kardeşlerimin, şike ve çete sürecinde de “akil” durduklarını bildiğim için açıklamalarından bir bölümü bu köşeye taşıdım. Ama onların da bilmesi gereken bir şey var; Trabzon tribünlerindeki beyaz bereli sayısı Fenerbahçe ya da bir başka tribündekilerden fazla değildir.M.Ali Ağca papayı vurduğunda Malatya külliyen ötekileştirilmemiş, ama Ogün Samast üzerinden tüm Trabzon linç edilmek istenmişse ortada başka bir hesap vardır. İşte açıklamadan bir bölüm;
“Sol Açık olarak herkese çağrımızdır: Defalarca karşımıza çıkan bu nefret söylemini artık münferit görmeyin, görmezden gelmeyin ve olmamış gibi kabul etmeyin. Üzerinize düşen her neyse bunu bir an önce yerine getirin. Üç maymun oynanmaya devam edildikçe yeni katillerin ortaya çıkması ve linç ortamın devam etmesi kaçınılmazdır.”
Bir Cevap Yazın