Başlıktaki cümle, geçen hafta sonu kendi sahasında Galatasaray’a farklı mağlup olduktan sonra Fenerbahçe medyasının ve camiasının her GS mağlubiyeti sonrası olduğu gibi geleneksel olarak “hatır şikesi” imasında bulunduğu Trabzon’un hocasına ait. Şenol Güneş’e yani.
Şike imasının Güneş’i rahatsız ettiği fikrinde değilim, zira çok yakından tanıdığım Güneş ve Güneş gibiler önce lafa bakarlar, sonra da söyleyene, sonra da gülüp geçerler lafın sahibini kendi katanlığına mahkum edip.
Şenol Güneş’in, aralarında karat sorunu yaşanan Aykut Kocaman’a yönelik eleştirisini de, her şeye rağmen, bir küçümseme ya da kurgulanmışlığa gönderme olduğunu düşünmüyorum. Ne Şenol Güneş böyle bir ucuz yola girer ne de ben.
Şenol Güneş’in başlığa çıkan tespitinde eleştiri, camiasının ve kanaat önderi dediğimiz kimi figürlerin Aykut Kocaman’ı kendi karakteriyle de ayrı uçlara savuran temelsiz özgüven pompalamasıdır.
Örnekleyelim;
Cengiz Çandar gibi siyasi analizlerine kıymet verilen bir ismin konu Fenerbahçe olduğunda tüm adalet duygusunu bir yana bırakıp Makyavelizmi FB gemisinin sancak direğine çekip ve ona hayran ve ayran bakarken selam duruşu, Kocaman’ı da süreci doğru okumaktan alıkoymakta ve onu hiç yakıştıramadığımız ucuzluklara yöneltmektedir.
“Beşiktaş iyi mücadele etti, dilerim diğer takımlar da eder” ucuzluğunun son limanı, TT Arena’daki golsüzlük finali olacaktır. Aykut Kocaman’ın bu zorlu süreç sonunda geriye dönüp kendisini yeniden değerlendireceğine ve özeleştirisini yapacağına hala samimiyetle inanıyorum. Yerinde olsam Şenol Güneş’in samimiyetine inanır ve hiçbir komplekse kapılmadan “nerede hata yaptım” faslına geçerdim.
Saha sonuçları unutulur, hatta insanlar bazen hatırlamak istemeyecekleri hatalar da yapabilirler, sonuçta hiçbirimiz peygamber ışığı taşımıyoruz . Kocaman işe Terim’in “ saygı görmek isteyen önce saygı göstermesini bilmeli”sinden başlayabilir.
Başlığa bir başka örneklememiz de, toplumda güç ve etki sahibi olanların şike çete sürecine yönelik duruşları ve tepkileridir. Nergiz tvnin, patronunun fanatizmini kurumsal bir tavıra dönüştürerek, şike-çete soruşturmasını sporun ruhundan çekip, siyasi bir alana taşıma ve topluma öyle sunma çabası da Aykut Kocaman’da olduğuna inandığımız adalet duygusunu paralize etmektedir.
Elbette ki işin siyasi bir boyutu da olabilir, lakin hangi akıl tapelere yansıyan şike konuşmalarını vicdanına olmamış gibi kabul ettirecek? Kendi emeğini kutsayıp rakibi önemsizleştirmenin kaçınılmaz sonucu, önemsizleştirilen rakibin ötekileşmesi ve ötekileştikçe de toplumsal ayrışmalara neden olmasıdır. Aykut Kocaman aklının, örneklem olarak kullandığımız Nergiz tv den de Cengiz Çandar’dan da eksik olmadığını, bilakis fazlaları olduğunu biliyoruz, en azından ben öyle olduğuna inanıyorum, hala…
Başlık açmadan Aykut Kocaman’ı ilgilendiren bir konuyu da aydınlatalım. Trabzon 2. Başkanı Nevzat Şakar Kocaman’ı eleştirirken, “Biz İstanbulspor’dan neden kovulduğunu soruyor muyuz” gibi temel zekalı! bir cümle kurdu, iyi ki sormadınız , diyerek!
Olay şuydu; 2005 yılında Elazığ, Bursa ve Altay takımları arasında ligden düşecek 3. Takım olmama yarışı vardır. Rahat olan İstanbulspor ve Diyarbakır başroldedirler. Her taraf teşvik söylentileriyle kaynamakta ve Altay kulübünün feryatları kimsenin umurunda olmamaktadır. İstanbul ligin en flaş takımlarından biridir ve deplasmanda şike soruşturmasına tabi tutulan Elazığ maçını kaybederler. İçerde son maç Altay iledir ve Altay’ın düşüp Elazığ ve Bursa’nın kurtulabilmesi için İzmir ekibinin İstanbul’da kazanamaması yeterli olacaktır.
Öyle de olur ve maç İstanbulsporluların can siperane mücadelesi neticesi 0-0 sona erer ve Altay ligden düşer. Altay Başkanı Ahmet Taşgetiren’in feryatları üzerine şike soruşturması başlar ve komisyon şike kanaatine varır. Daha sonra TMSF’nin kontrolüne geçen İstanbulspor’un hesapları incelendiğinde, o maçta oynayan futbolcuların neredeyse tamamının “imza karşılığı teşvik primi aldığı” ortaya çıkar ve konu Bakırköy Adliyesine taşınmasına rağmen yine güçlülerin hukuku işler ve olay kapanır.
O günün “imzalı teşvikçilerinden” biri halen futbol oynamaya devam eden Selçuk Şahin’dir. İşte o İstanbulspor takımın Teknik Direktörü Aykut Kocaman’dı. Hemen belirtelim, imza karşılığı teşvik alanlar listesinde Aykut hoca yoktur!
6 MAYIS TEMİZ FUTBOL YÜRÜYÜŞÜ
Demokratik toplumların temel hak arama argümanlarından biri toplu gösterilerdir. Trabzon tarafatrı da, iç hukuk yoluyla adaletin sağlanacağına inanmadığı için sesini tüm dünyaya duyurmak istiyor ve bu amaçla 6 mayıs Cumartesi günü (Bugün) Trabzon’da kitlesel bir protesto gösterisi düzenliyorlar. Tek cümle; Kim ki bu protesto eyleminde kendi grup bayrağıyla yer alır, bilin ki onların derdi Trabzon değildir.
MEMLEKET MESELESİ TV-AHABER’de
Memleket Meselesi programında Şike-Çete yi konuştuk. Gördük ki, onca bilgi, belge ve tapeye rağmen, başarılı bir avukat şikeyi pekala “hukuken” yok edebilir!
Bir Cevap Yazın