TOPAL ADALET( Bir Hacıcaferoğlu yazısı)

TOPAL ADALET

Nihayet tünelin ucu göründü. Biz Trabzonsporlular icin felah’a işaret olan aydınlık, şikeden kirli pasli tahliyeye sevinenler için ise adeta lokomotif ışığı.

Bu kahredici ışık onlari ezer ve geçer. Malumaniz eden bulur demişler. Şike süreçi zor ve meşakkatli geçti. Çok sinir sahibi olduk ama hasım sahibi olmadık çok şükür. Dik durduk ve de diklendik. Geri gitmedi adımlarımız. Hep umduk ve hep bekledik zemini kayan hukuk sisteminden adalet! Hayal kırıklıklarımız çok oldu yine çoğu zaman savrulduk. TFF’nin yaninda bir başka büyük hayal kırıklığı derseniz o da, adam akıllı siyasi kurumlardan geldi ve çığ gibiydi Milli İradenin tecellegâhından yapılanların üstümüze üstümüze geleni. Siyasi istikbal sessiz kılmıştı şehrin vekillerini. Çok kullandılar birileri oraları. Siyasi meşhurlar cikarmadilar bir türlü formalarini, atkilarini attilar kirin pasin üstunü örtmek icin malesef. Baştan beri kire bulaşanlar çok beklediler Meclis kulislerinde ama hiç beklemediler şerde birlik olmalarını siyasetin. Birleştiler on gün öncesinin Kanunu’nu değiştirdiler el birliğince. Çünkü siyaseti hâlâ Meclistekiler parmak hesabıyla yapıyorlardı. Tehdit edilmişlerdi hem geçmişte hem de 3 Temmuz sonrası. Görüşülecekti seçim zamanı sandık başlarında birileri! Tehdit milyonlarca sayilanlardan gelmisti. Beri tarafta ötekileştirilmişti mağdur olan. Sayıları azdı ve yalnız bırakılmışlardi. Bu kadîm topraklarda yeni bir şey de değildi üstelik bu durum. Ama işte tünelin ucunda görünen o ışık onların mahvıydı. Bir yıldır kalbimin üstünde ki ağırlık hafifleyecekti “Hak” yerini bulunca. Hatirlarim son maçımızdan eve dönene kadar hiç konuşmamıştı delikanlım. Oysa babası dünyayı tersine çevirirdi başının öne eğilmemesi için. Ya nazlı kızım. Nasılda ağlıyordu. Gözlerinden akan yaş değil masumiyetiydi çocuk kalbini ıslatan . O an yeminle dersini almalıydı bu çocukların sevincini çalanlar demiştim. Pek sonraları delikanlı, kenetlenmiş “Temiz Futbol” isteyen bir avuç inançlı insanla “Adalet topaldir, ağır ağır yürür; fakat gideceği yere er geç varır ” dövizini taşiyacakti her hafta sonu cumartesileri İstinye’de Taksim’de. Bu onun on dördünde haksızlığa ilk baş kaldırışıydı sonradan gurur duyacağı. Bizler çalıştığımız yerlerde ise asık suratımızı gösterir olmuştuk güleç bilinenin aksine. Şampiyonuz diyenlere de sadece yutkunarak cevap veriyorduk. Hiç ellerini sıkmamıştık ama susmuştuk. Vardı kirlilik, emindik ama ispatlayamıyorduk. Tüm söylemlerimiz sokakta, iş yerlerinde, düğünde dernekte, çayda çırada, duvar oluyor bize dönüyordu. Duvarı aşmak zordu. Ancak 3 Temmuz 2011′ in sabahında Güneş bu sefer kire, pasa, gölgeye doğmuştu. Ve Trabzonsporlular hep şunu söyledi o an: “Biz şike yapmış isek bizi de düşürün!” şaşkınlıktı belki de ilk tepkileri bir an boş bulunup düşünememişlerdi kendi yöneticilerinin şikeye yelten(e)meyeceklerini ama süreç sonuna kadar en yuksek perdeden hep bu sözü haykirmislardi.

Savcılığın 3 Temmuz hamlesi yorgun ve beti benzi atmış mağdurlarin ‘bu sefer olacak’ umudunu yayıyordu tertemiz alınlarinda. Çünkü “HAK” öldü denmemeliydi. Adlî makamlar tahkikat baslatmislardi ancak kolay mıydı hakkı teslim etmek? Günler ayları kovalıyordu. Neler duyuyorduk televizyonlarda aman Allahım; Koca koca otorite dediklerimiz koca koca eyyamlarda ahlaksız karartmalar peşindeydiler. Spor hukuku eyyama teslim edilmiş Etik Kurulu Raporu sevk edilmemisti diğer kurullara. En nihayet “Fenerbahçe’yi düşüren Başkan unvanını almak istemedim” dedi “durum çok vahim” diyen zat. Çekti gitti, paralarını gözümüze sokarak. Lakin kirlilik asla boşluk kabul etmezdi çıkardı bir babayigit temizlerdi olan bitenleri.

Yok muydu bir başka hesabı olan , en kahraman Rıdvan rolünde menfaat goygoycusu? Vardı ve hemende dümene geçti. Mağdur kesim hariç her kesimden kabulde gördü üstelik. Bu kez sampiyonluk sevinci calinanlar: Şarklıyız güce râm olmayiz ama celali de degiliz, Garpta işler farklıdır diyerek umuda yelken açtılar normlar diyarına. Bekler bekleşir oldular. Beri taraftan devam eden adli süreç çeşitli manevralarla baskılanmaya çalışılmış mağdurun hakkını koruyan üç beşe inmişti geniş taraftar kitlesinin aksine. Çoğu zaman haber de alınamadı yalnızlıklarından. Şımarık yalı ergenleri mahkeme salonlarının kabadayısı görünümündeydi. İtip kalkıyorlardı bir avuç hendeseciyi. Ama yürekliydiler, yürekliydik. Yılmamak üzerine kenetlenmiştik öbek öbek de olsak. Umar olmuştuk adalet demiş bekleşir olmuştuk. Mahkeme safahatı son sözleri alırken “Karar” zamanı ne çok zormuş beklemek diyorduk kendi kendimize. Karar açıklanması uzarken vesvese hakim olmuştu dimağlarımıza . Acaba bu seferde de iskalanacak mıydı tüm bu olup bitenler apacik ortadayken?

İstifham, istifham, istifham kendini yer bitirirken sonuna yaklaşmışti. İşte öğleni buluyordu tüm bu telaş. Ama sakindik. Çalınan kupa gelecekti, gelmeliydi. Mahkeme ilân ediyordu kirliliği alabildiğince tok sesiyle kürsüsünden. Kaybedeniydi şikeye, kirliliğe bulaşanla birlikte örten! Utanmalıydılar ama heyhat utanç ne gezer!… Ya, “O kupa gelecek” istidadında bulunanlar… Onlarsa hâlâ dik ve diklenir haldeler vâkurca..Biliyorlardı elbette “o kupa” mutlaka gelecek ama çocuklarından çalınan sevinç ise asla gelmeyecek… Ya temiz futbol dediğinizi duyar gibiyim. Ha o sizlerin, bizlerin ve onların göstereceği dirence bağlıdır … Ey dürüstlük tut bizi..

Süleyman Hacıcaferoğlu Futbolsever

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: