Sahi Irkçı Sanık ile Barış Filmi Kimin Fikri?

Her cümlemi Fenerbahçe düşmanlığı olarak okuyan orta-alt zeka, zekası
gelişkin olmasına rağmen orta-dip vicdan ve iflah olmaz kompleks taşıyan
güruhu bir yana bırakıp, kardeşliği ve sportmenliği “normalleştirmiş”
okurlara bir kez daha hatırlatalım;

Düşmanlık tanımı zaten komik, ama F.Bahçe’yi epey bir zamandır “idare
eden” zihniyete ve bu zihniyetle ham hum şaralop uyum içinde yaşayıp içine
sindiren herkese karşıyız. Bu karşıtlığın rengi de yok, ırkı dili dini de.
Meireles’in dövmelerine laf eden Sadri Şener’in de karşısındayız, mafyavari
Sinan Engin’in de, oyuncularını “meta” olarak gören Cavcav felsefesinin de.
Kabul edelim ki bu ülkenin 1. Gündem maddesi her zaman F.bahçe olmuştur ve
son dönemde özellikle 3 Temmuz sonrası F.B’nin şike ile özdeşlemesinin
nedeni de herhalde ne ben ne de sizlersiniz!

Emre B’nin kronolojik çirkeflik listesini çıkarmaya kalksak spor müdürümüz
Begüm’ün ” limiti aştınız” uyarısı gelir, kısaca “İsviçre, Basın tribününe
sıvama, Sadri Şener’i tehdit, Zokora’ya Negro” diyip geçelim, onurlu
insanlara utanç için bunların herhangi biri yeter.

İşte sporcunun bu tipine yönelik eleştirimizi , F.B hazımsızlığı olarak
gören zekaya bir hatırlatma ile devam edelim;

Aynı filmde oynayan Trabzonlu Dünya Motokros şampiyonu Sofuoğlu iyi bir
F.bahçelidir ve başta ben olmak üzere herkesten de saygı görmektedir, neden
acaba bir düşün ey fani! Kenan Sofuoğlu gibi pırlantaların yanında mısınız,
ırkçı saldırıların yanında mı? Meireles’in tükürmediğine dair ilk köşe
yazısını yazarken de aynı ahlakın çeşmesini yudumluyorduk Emre B’nin faşist
saldırısını mahkum ederken de.

Velev ki, ırkçılık sanığı Emre B yaptıklarından pişman olup nedamet
getirmiş olsun, eyvallah, bu durumda sportif iradenin tasarrufu bir anlam
kazanabilir. Ama biliyor ve görüyoruz ki Emre B’nin böyle bir yönelişi de
yok!

Bu durumda Emre B örneğindeki gibi bir ırkçılık sanığını “barış” filminde
oynatan iradenin amacı ne olabilir?

Bu “kafa”

Ya Emre B ile aynı fikirlere sahip

Ya da Emre B’nin zaafa uğrayan kariyerini onarmak gibi bir misyonu
üstlenmiş, Suat Kılıç’ın bakanlığı da bu projeye destek vermiştir.

Hedef kitle gençlik olduğuna göre spor bakanlığımız Emre B üzerinden
gençliğe şu mesajı vermektedir;

Vur, kır, söv, aşağıla, küfret ve tükür ey gençlik!

Filmin tek eksiği Adolf Hitler, nasıl oldu da unuttular!!.

*TRT KAFASI VE TRABZON HAZIMSIZLIĞI*

Samimiyetlerine ve vicdanlarına güvendiğim birçok arkadaşım, “yahu bu kadar
Trabzon odaklı yazma, üslubunu kaybediyorsun” diyot. Tam arkadaşlar haklı
bulacağım, yeni bir Trabzon kompleksi yırtık don olayı…

TRT 3’ün yayınladığı Konya-1461 Trabzon maçını yorumlayan Hayri Ülgen,
“*oynayan Konyaspor, golü atan malesef 1461 Trabzon ”
*şeklinde sımsıcak bir yumurta bıraktı orta yere, Maalesef yumurtası

TRT’nin Trabzon’a nasıl “kör fanatizmle” baktığını, “şike şike 2-0”
başlığıyla zaten biliyorduk, iki Ahmetlerin zihniyeti maalesef aklı ve
vicdanı körleştirip köleleştirdiği için çok da şaşırmadık. Ama işte bize
düşen de bu zavallı zihniyeti teşhir etmektir. Galileo Dünya dönüyor
dediğinde aptal aptal gülen güruh neyse, “Türkiye’de Şike yoktur ve F.bahçe
şike yapmamış ve Trabzon’un kupasını hırsızlamamıştır” diyen güruh ,
tarihin aynı çöp sepetine mahkumdur. Galileo nasıl dipdiri yaşıyorsa,
Trabzon da yaşayacaktır, çünkü haklıdır

Şair Şükrü Erbaş ne demiş;

“canı cehenneme başkasının yangınıyla
evini ısıtıp yemeğini pişirenin”

*Şenol Güneş*

Şenol Güneş Trabzon şehrinin Beckenbauer’i olmak zorundadır ve son
çirkinliklerden sonra bu süreç başlamıştır.

Yorum bırakın