Para komidinin üzerinde, ya ahlakınız, haysiyetiniz nerede?
Bu haftaki köşeyi, G.Saray-BJK maçında açılan iğrenç ötesi bir pankarta ayırmıştık aslında.
Güya, rakip Beşiktaş’ın çapsız ellerce düşürüldüğü çıkmazdan kurtulmak için başlattığı “feda” süreci “Para komidinin üstünde” yazılı bir paçavra ile sarakaya alınıyordu.
Elbette ki o bez parçasını sıvayıp o tribüne sokan birkaç Zihni Sinir firarisi “ ileri zekalı geri” üzerinden tüm Galatasaray tribünleri hedef alınamaz, ama işte o pankartın lekesi İdmanocağı’nın değil Galatasaray’ın tarihine düşüldü.
O kopilleri bulup gerekeni yapmadıkları sürece G.Saray yönetimi de o pankartın sahibi olarak kaydını düşecektir, ayıp bile değil, çok daha düşük bir insanlık halidir önlerindeki.
Ki, hiç tanımadığı bir bedenin altına yatarak ekmek parasını çıkaran bir “fahişe”, o pankartı hazırlayan milyon kopilden milyen kere yakındır bize.
Bu konuya girmişken, Fenerbahçe tribünlerinden geçmiş bir utancın temizlenmesine yönelik çabayı da alkışlamayı unutmayalım. Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay’ın kapıcılık yapan babasına ait insanlık utancı “kapıcı” göndermeli pankartı kimse hatırlamak istemiyor, kapıcı babanın sağlığına kavuşması F.bahçe tribünleri gibi bizim de dileğimiz, sebep olanlara teşekkür ederiz. Umar ve dileriz ki FB tribünleri, ülkenin en büyük markasına şike lekesi çalanları da layık oldukları yere gönderirler, yoksa bu ülkeye bahar gelmeyecek..
Bursa taraftarına da bir cümle;
4 yılı paylaştığınız Ertuğrul Sağlam’ı 1 gün içinde unutabilme becerisini nasıl kazandınız? Sadece şampiyon olunarak büyük olunur mu!
Futbolun Cerahati patladı
Ülkemizdeki şike skandalını yargı kararına rağmen unutturmaya, yok saymaya ve normalleştirmeye çalışan güruh, bakalım Dünya ölçeğindeki bunca cerahati nerelere sokacak!
Henüz şok hali devam ediyor, cerahat saçıldıkça “adam” bellenen nice cüdamlar düşecek orta yere, şimdilik sadece bekliyoruz.
Başta iktidar erki ve siyasiler olmak üzere, siyasal varoluşlarını apolitik kitleler üzerindeki ucuz siyasi hamleler üzerine kuranları bir noktaya kadar anlamak mümkün. Sonuçta bu dünyanın insanları evliyalar tekkesinden ya da Aristo okulundan gelmediler, hepsinin bir hesabı var, ve her hesapçının da taktikleri
Lakin, topluma kanaat önderi diye sunulan Cengiz Çandar , Bedri Baykam ve Ergun Babahan vs gibi bakıldığında saygı uyandıran kimi isimlerin şike karşısındaki tavırları, ahlakın turnusolunun bile nasıl değişken olabildiğinin vesikalıkları olarak beyinlere kazındı. Önünüzde büyükçe bir camı taşıyan iki adam düşünün şimdi, ve o camın ellerinden kayarak caddeyi şangdırdatan bir şaşkınlığın operası olduğunu. Çandar’ın FB TV’ye verdiği ve inanamadığım ifadelerin yer aldığı o röportajı bu şangırtı arasında kaydetmiştim, bir gün kendisiyle karşılıklı oturup izlemek için. O röportajı dinleyip de CÇ’a kulak veren üstü kalsın desin, üstü yok zaten!
Türkiye’de her şey olunur rezil asla!
Oportunizmi kariyerlerinin anayasası olarak benimseyen sosyal esnafların nedamet getirip aynayla yüzleşeceklerine dair bir beklentim yok. Toplumu ve cahil halk yığınlarını ipe sapa gelmez , sipariş üzre üretilmiş sloganlarla yemleyen zekanın kime hizmet ve himmet ettiğini, bu hizmet ve himmetin ne tür karşılıkları olduğunu bir gün herkes öğrenecek.
Bir de, her gün 5 vakit yaradana boyun eğip teslim olan Müslümanlar var, haftada bir Cuma’ya gidenleri var, bir de hiç namaz kılmasa da müslümanım diyenleri. Sanki Hz Ömer bu Dünya’dan hiç geçmemiş gibi, sanki “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hiç söylenmemiş gibi, namaz kılıp dualar ediyorlar, suya yazı yazar gibi…
Bir Cevap Yazın