Ve Hakan Ünsal Ve Rıza Veya “Men de tutam ona diyem müselman*”

Ve Hakan Ünsal Ve Rıza Veya “Men de tutam ona diyem müselman*”

Trabzon takımının Mersin İdmanYurdu’nu 3-1 yendiği maçın sonrasında Hakan Ünsal devlet televizyonundan Rıza Çalımbay da soyunma odasından hadlerini aşan cümleler savurdular.

Bu ikilinin Hakan Ünsal olanı, güya TS’li futbolcuları savunuyormuş maskesiyle Vahid Halilhodziç’e “Terbiyesiz adam, sen kimsin” hakaretini dillendirdi. Halkın parasıyla yayın yapan TRT ekranlarından, halka hakaret etti. VH’nin kim olduğunu bir yana bırakıp bir bakalım Hakan Ünsal kimmiş…

En belirgin özelliği olarak Fetullah Gülen cemaatine yakınlığı öne çıkıyor. Ama cemaat adına hiçbir şeyden habersiz sırf gönül hizmeti diye bu akıma kendini kaptıranlardan biri sanmayın Ünsal’ı, o da binlercesi gibi cemaatin “esnaf” taifesinden.

Galatasaray’ın efsane takımıyla kazanılan UEFA kupası dışında yurt dışında esamesi okunmayan yerellerden biri Ünsal. İngiliz ekiplerinden Blackburn Rovers’a transfer olup 8 maç sonra gerisin geri tornistan yapan bir “yerel” yetenek ve kafa…

Sırtını dayadığı “ağabeyleri=imamları” kanalıyla çeşitli gazete ve tv lerde yazar-yorumcu olarak iş buldu ve gazetecilik mesleğinin içini boşaltan çakma- eski sporcu figürlerinden biri olarak mesleği iğfal etti, etmeye devam ediyor.

Hocası Fatih Terim bir basın toplantısında gazetecilere dönerek ayağa kalktı ve edep yerini göstererek “onu çekme bunu çek” dedi. Zannımca Anadolu topraklarında hiçbir teknik adam bu derece düşmemiş ve gazetecilik mesleği hiçbir zaman bu derece aşağılanmamıştı. Sesi çıktı mı Hakan Ünsal ya da onun gibilerin? Bildiniz, sessizliğin zavallığında küçülmeyi seçti o da. VAHA’yı kibirli olmakla suçlayan birinin Fatih Terim’e tek laf edemeyişinin altında yatan şey, sadece bir “şey”dir, bildiğin “şey”. Hakan Ünsal da biz mağdur ve mağrurlar için artık sadece bir “şey”dir.

Faşist bir Sırp kurşununun yapamadığını, “şey” lerin yapmasına izin verecek değiliz…

Ne demiş Nef’i;

“Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O’na diyem müselman. Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere İkimiz de çıkarız orda yalan”

Bruno Alves Bizatihi Fenerbahçe’nin kendisidir

Sabaha kadar sürse dengenin bozulmayacağı dünya’nın en büyük derbilerinden birinde, ne hikmetse dünya’dan tek bir gazetecinin bi yerlerine takmadığı İstanbul derbisinde yani, şikecilerin Portekizli stoperi rakibinin ensesine indirdiği tekme ile oyundan atıldı ve Galatasaray üst üste bulduğu iki Snejder golüyle maçı kazandı.

Ortada hiçbir tehlike yokken orta sahada İhanet gibi bir kırmızı kart gören Bruno Alves’e yönelik tepkiler öyle boyutlara vardı ki, İstanbul yerel medyası ve onların anlı şanlı com.tr’ lerinde Alves manşetleri hiçbir yere sığmadı.

Aziz Y patladı!

Alves’in menaceri acilen çağrıldı!

Alves kovuldu!

Ve benzeri yüzlerce sazan avcısı haber yazıldı, manşetler atıldı.

Tam da bu hengame ortasında bir sosyal paylaşım sitesinde şikecilerin Alves’i kov-a-mayacaklarını, bunun kendini inkar anlamına geleceğini ve bunu yapmayacaklarını belirten bir tespitte bulundum. Özelden yediğim küfürler METRİS’ten Şikebahçe’yey ol olur, ama Allahtan yollar yürümekle aşınmıyor ve Süleyman Demirel’e “fener şike yaptı” dedirtemiyordukJ)

Hasılı şu;

Şikecilerin Bruno Alves’e yüklenmelerinin tek nedeni Galatasaray’a kaybetmiş olmalarıdır. O kırmızı karta rağmen maçı kazansalardı eminiz ki Portekizli alkışlanacak ve belki bir de özel prim alacaktı.

Yani hayvan terli şikeci medya, yemiyor.

Hepimiz biliyoruz ki, Fenerbahçe kültürü ne olursa olsun kazanmak üzerine inşa edilmiştir ve bu yollara şike de dahildir.

Onlarca maçta şike yaptığı belgelenen , başkanı ve yöneticileri bu kesinleşmiş hüküm nedeniyle hapis yatan , şikeyi hak olarak görüp bu şerefsizlikten zerre rahatsızlık duymayan bir kültürün, Bruno Alves’e kırmızı kart gördü diye tepki gösterdiğini düşünen alıklardan olmadığımı, aksine Alves’in tam da beslendiği kültürün gereğini yaptığını ve o yönetime layık olduğunu düşünüyorum.

“Şike yap, tehdit et, ağla ve daha başka ne tür istismarlar vesaire gerekiyorsa yap ve kazan” kültürünü yüz yılı devirmiş bir geleneğe layık görenlerin Fenerbahçe’yi götürecekleri yeri de siz söyleyin

İskefiyeli Berber Ali, Arsinli Kasap Murat , Maçkalı Peynirci Raci, Gariftalı İmam, Bingöllü Celep Cesim

Hepsinin ortak özelliği Trabzonsporlu oluşları.

Trabzonsporla bağları “almak” üzre değil, tek taraflı sevgi ve vermek üzre kurgulu

Tek istekleri, ona yükledikleri anlam doğrultusunda onuruyla mücadele etmesi ve dik durması

Kimseden ne himmet beklentileri var ne de lütuf. Bütçeleri ölçüsünce maça da giderler markalı ürünlerden alıp takıma destek de verirler. Maça gidecek parası ya da olanakları yoksa ya bir televizyon karşısında otururlar efendice ya da transistörlü radyoyu açıp, bir yandan işlerine devam ederken bir yandan da “mikrofonlarımız Trabzon’da” ünlemesine hızlanan kalpleriyle heyecanla beklerler. Bilen bilir, o mikrofonlar Trabzon’un maçına değil , o hesapsız kalplere bağlanır.

İşte bu insanların yazarı olmaya çalışıyorum. Endüstrileştikçe kirlenen ilişkilerden olabildiğince uzak kalmaya çalışarak bu sessiz kitleye ses olmaya çabalıyorum. Elbette bir fani olarak çapımızcadır çabamız da…

Herkes şunu bilmeli;

Hatamız, eksiğimiz, istemeden kalp kırmalarımız olmuştur, olacaktır. Kalbi büyük kardeşlerden bu tür edimler için beni bağışlamalarını dilerim.

Ve fakat;

Kişisel ya da aidiyet duyulan küçük cemaat, grup, dernek vb gibi şeylere ucu dokundu diye bana sallayan, arkamdan saydıran, itibarsızlaştırmaya çalışan ve ortak paydaları marka üzerinden “beslenmek” olan her kim varsa bilsin ki , allameyi cihan olsanız topunuzun gözümde İskefiyeli Berber Ali’nin keratası( ayakkabı çekeceği) kadar değeri yoktur

Gökhan Dinç

Kendisi Trabzonspor’un kurumsal iletişim direktörü. Bana göre o göreve getirilmesi yanlıştı ve bunun “kişisel” hiçbir nedeni de yoktu. Kimilerinin aklına “ bu görevi kendi istiydi, olmayınca sallay” düzeyi tespitler gelebilir. Hatta Gökhan kardeş de böyle düşünebilir. Ama Gökhan Dinç başkanın yanında, o en azından başkanına sorup böyle bir görevi kabul etmeyeceğimi en baştan söylediğimi öğrenebilir.

Trabzonspor Dergisi üzerindne bir tartışma açıldı ve Trabzonspor Tarihinin en önemli davasında, kişisel ilişkileri ve işini riske etmek ve zarara uğramak pahasına elini taşın altına koyan Atilla Dilaver çok haklı bir eleştiride bulundu.

İsviçre gazetelerine parayla verilen Şike ilanının Trabzonspor dergisinde haber bile olmadığının altını çizdi. İnanmadım. Ama doğruydu..

TS dergisinin son altı sayısını bulduk ve araştırdığımızda gördük ki kurumsal derginin şike diye bir derdi yoktu, zaten şikeyi de Çorumspor’u yıkmak için yapmışlardı!

Bu bilgiler üzerine Trabzonspor Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Dinç’in “Fenerbahçe şike yapmış ve Trabzonspor’un kupasını çalmıştır” diyemediğini, dolayısıyla şikeden de uzak durmaya özen gösterdiği iddiasını ortaya attım. Elbette kimi bilgilere sahiptim ve Dinç’ten çok daha önce İstanbul medyasında çalışmaya başlamanın sağladığı bir “hakimiyet” avantajım da vardı.

Sonra bir Pazar kahvaltısında telefon ekranında bir numara belirdi, tanımıyordum, açmam genelde, açtım. Gökhan Dinç.. Evlatla kahvaltı sırasında çalan bir telefon olduğu için konuyu uzatmadan karşılıklı nezaket ölçülerinde kapattık. “Siz bana sonra dönersiniz” dedi, tamam dedim.. Sözümü yedim..

Neden derseniz, şundan..

Ben ortaya “kamusal alan üzerinden” bir iddia attım, Gökhan beyin yapması gereken şey de çok basit, aynı alan üzerinden yanıt vermek.

Ya;

“Fenerbahçe’nin şike yaptığına ben de mahkeme kararında olduğu gibi inanıyorum, Trabzonspor’un kupası Aziz Y ve çetesi tarafından hırsızlanmıştır vb ” diye açıklama yapacak

Ya da;

“Yok kardeşim şike mike hepsi uydurma şeyler, siz TFF’den ve TBMM’den iyi mi biliyorsunuz, konu kapanmıştır, artık önümüze bakalım vb” diyecek.

Hiç şüphesiz ki benim örneklemlerim kendimce, her yiğidin cümle kuruşu ve kelime seçişi farklıdır, Gökhan Dinç de kendi kelimelerini ve cümlelerini seçecektir.

Kişisel olarak hiçbir meselem olmayan Dinç’ten beklediğimiz budur.

Kendisi şunu bilsin yeter,

Kimsenin adamı değiliz, o kadim şehrin azat kabul etmez kölesiyiz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: