8 Mart ve Annem Makbule Kınalı

Hacıhasanların kızı, Efendilerin gelini, Hacı Murat’ın en büyük oğlu Seyfullah’ın vefa, cefa, çalışkanlık ve verimlilik timsali karısı Makbule Kınalı , uluslar arası kadın hakları hareketinin belki de en önemli figürü devrimci önder  Clara Zetkin’le hiç tanışmadı, bilmedi, varlığından bile haberdar olmadı Zetkin’in…Ne Clara’nın seçimiydi bu ne de Makbule’nin.wp-1457368198788.jpeg

20160305_155330.jpg

Clara 1877 yılında Almanya’da Leipzig’de doğmuştu,  Makbule ise Clara’nın 1933’deki ölümünden 5 yıl sonra 1938’de Trabzon Sürmene’de…

 

Clara kolej eğitimi aldı, bir yoksulluk savaşının içine doğan  Makbule ise okul nedir bilmedi ömrünce, ama  12 Eylül Darbesinin okuma- yazma kurslarında hastanelere giden otobüs ve minibüs tabelalarını okuyacak  kadar söktü  alfabeyi.

Clara  için ailesi asgari bir kariyer planı çizmiş ve o da ayakları üzerine durabilmenin  verdiği destekle kendi özgür yolunu seçmişti.  “Hacessanların Makbule” ise sadece Efendinin Hacı Murat’ın büyük oğlu Seyfullah’ın kariyer planının bir parçası olabildi.

Clara  sürgün olarak yaşadığı Rusya’da  bir Haziran gününde, 1933’de , kalp kriziyle ölümüne dek dünyanın tüm halklarının  kurtuluşu ve özellikle kadın hakları ve eşitlik için çalıştı. Gösterilere katıldı, dergiler – gazeteler çıkarttı, hapislerde yattı, sürgünlerde yaşadı, partiler kurdu vesaire…

Bir konuşmasında “”İnsan suretindeki her şeyin kurtuluşunu slogan edinmiş olanlar, insan cinsiyetinin bir yarısını ekonomik bağımlılıkla siyasal ve sosyal köleliğe mahkûm edemezler. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları için en gerekli şart çalışmaktır” diyen Zetkin, Ahlaklı bir entelektüel olarak yaşadı ve tarihe saygın bir isim olarak kaydını düştü.

2 Çocuk annesi Zlara Zetkin’in ölümünden sadece 5 yıl sonra Hacıhasanlardan Muhammed – Ayşe çiftinin 2. Kızı olarak Sürmene’ye bağlı Zavzaga (şimdi Araklı’ya bağlı)köyünde dünyaya geldi Makbule.20160304_123828.jpg

20160304_124701.jpg

Köylerinde okul yoktu henüz, genç cumhuriyet her yere yetişecek güçten yoksundu. Makbule’nın babası Muhammed zahire tüccarı olması nedeniyle dünyaya açık bir kişiliğe sahip olsa da o dönem Trabzon’da köylü bir kız çocuğunun okula gitmesi  olacak iş değildi. Yaşıtları gibi o da gidemedi okula. Okula gidememişti ama, Karadeniz köylerinin ve yaylalarının, insanı içine doğduğu doğal yaşamın  parçasına dönüştüren o sihirli dünyanın kokusunu  çekti ruhuna, her Karadenizli çocuk gibi doğayla terbiye etti kendini, sevgi ekti içine, emek,  vefa,  kabulleniş…

Karadeniz’de erken büyürdü çocuklar. Makbule de kışın köyde yazın da yaylada annesine yardım etmeye,  çocukluğunun coşkusuyla hayatın kavgasını harmanlamaya başlamıştı. Kış bitip de yaz başı geldiğinde gidilen yaylaların tadını ömrünce unutamayacak , yaylalardan her söz edilişinde gözleri coşkulu bir özlem ve sevincin pınarlarına dönüşecekti.

 

Yayla kızı Makbule “yetişmişti” artık, ve yaylaya çıkarken evlerinin başından geçtikleri Hacı Murat’ın en büyük oğlu Seyfullah gönül düşürmüştü Makbule’ye, çok uzatmadan da gereğini yapmış ve Makbule’yi kaçırarak evlenmişti.

Gelin gittiği evde kocasının biri birkaç yıl sonra doğacak 8 kardeşi vardı , görümce-kayın şenliği bir tür.

Hacı Murat neredeyse tüm Karadeniz erkekleri gibi dediğim dedik , geri vitesi alınmış adamlardan biri.  Ama Makbule’sini zamanla gelecek diğer gelinlerinden hep ayrı tuttu, ne de olsa ilk geliniydi evin, hem gelininden duyduk bunu hem de Hacı Murat’tan , sık sık.

Eline çabukluğu, kavrama yeteneği ve pratik zekasıyla tanıyan herkesin parmakla gösterdiği  Makbule, hayatının hiçbir döneminde 8-9 dan az kişiye hizmet etmedi.

Sevdiklerine hizmet ederken bir kez olsun şikayet sesi çıkmadı ağzından. Hiç bitmeyecek şamanist bir ayinin şamanı gibi herkese yetecek ,  tereyağı ve sevgisi  hiç eksik olmayan tabaklar dolusu yemekler koydu üstüne, sofralar kurdu kaldırdı, temizledi eksiksiz .

Sabah ezanından önce kalkıp ilk ineklerin yalını hazırlardı, inek yemeğini yerken sütünü sağar, sonra o sütü ateşin üstündeki zincire takıp kaynatırdı, sonra sabah ezanı ve sabah namazı.

20160305_174037.jpg

Sonra mevsimine göre ya “kaleye” odun denkleştirmeye ya da ormandan çayır biçmeye giderdi. 1-2 saatlik bu çalışmanın ardından da sırtında ya bir odun ya da çayır kümesiyle evin batı avlusuna gelir yıkılırdı Makbule.

Avuçlarında evin en küçükleri için toplanmış moralar, fiskolar, karamişler, incirler, elmalar ya da armutlar olurdu. Sırtındaki yükle moraları elmaları toplamak kolaydı ama, eğer elinde haniftalar varsa, bilin ki, o denkle birlikte yere eğilmiş ve o ağırlığın acısını sevgisiyle göğüslemiştir. Hanifta dediğimiz, yerlerde yetişen yaban çileği, kokusu bal, tadı cennet…

Sonra “külfetin”  kahvaltı saati. Kuymak vurulacak, fasulyeler kızartılacak, çaylar, peynirler, reçeller, ayranlar, sütler…Coşkulu bir analık sergüzeşti gibi bir hayat sunusu. Tüm kayınlarının ve görümcelerinin de annesi bir zaman sonra…

7 Çocuk doğurdu Makbule.

Kocası Seyfullah Çimento fabrikasında işe başlayınca 4. Çocukla birlikte Trabzon merkeze taşındı aile.

Trabzon’da  3 çocuk daha verdi  Seyfullah’a, hayata…Gıkını çıkardığı görülmedi. Köyden gelen herkes için sofrasında bir yeri açıktı hep. Misafir ağırlamaktan dehşetli bir haz duyar, sofrasında en az 3 çeşit yemeği olurdu.

78 yıllık ömründe ilk 6 yılı saymazsak, tam 72 yıl günde en az üç öğün sofra kurdu, kaldırdı Makbule. Tertemiz bir insandı,  bir ömür kaç kez çamaşır yıkayıp ütülediğini, o zor ve yoksul koşullarda evlatlarının diğer çocuklardan bir eksiği kalmasın diye kendisini nasıl paraladığını hangi kitap yazar, hangi dil anlatabilir…

Kadınların toplumda hak ettikleri yerleri alabilmeleri için Clara Zetkin ve arkadaşlarının isyan ateşini yaktığı o yıllardan bugüne kadınlar bu uğurda çok kayıplar verdiler, kimi sessiz kimi sansasyonel yüzlerce, binlerce eylem yapıldı, insanlığın ortak vicdanında hem kıymetini buldu bu birikim hem sevgisini…

Clara Zetkin’i  tüm dünya tanıyor, çoğunluğu sevgiyle anıyor üstelik, bizim gibi…Bir davaya ömrünü verdi Clara…

Makbule Kınalı’yı sadece sevenleri tanıyor, çoğu onu da sevgiyle anıyor, bizim gibi…Bir aileye ömrünü verdi Makbule.

8 Mart Dünya Kadınlar gününde, büyük çoğunluk Clara Zetkin ve davanın önderlerini sevgi ve saygıyla anacağız. Ne güzel…

Bir aileye ve sevenlerine ömrünü veren;  cefakar, vefakar , sevgiyle dolu milyonlarca isimsiz emekçi kadından birini, annem Makbule’yi ise , 8 Mart’ta , artık dayanamayan kalbinin pes edişiyle çekip gidişinin 1. Yılında yani, biz evlatları ve sevenleri özlemle anacağız…

Herhangi  bir namazın vaktini kaçırdığında ya da unuttuğunda  sanki islam dünyası büyük bir darbe almış gibi “uu egiii ben nemazı unuttum” telaşıyla sağa sola koşturan annem..

“Anne sana göre en güzel hayvan hangisidir” soruma “ inektir oğlum” demenden sonra,  “peki ondan güzeli?”  soruma “ondan güzeli de onun yavrisi” derken gözlerinin içi merhamet ve vefayla ışıldayan Makbulem…

Pelitlideki evin mutfak balkonunda seni belki hayatının tek sigarasını içerken gördüğümde  yüzüme imalı bakıp “ hiç bişe sorma uşak, bolaştum zigariye” keyfini unutamadığım…

Sokak dondurmacısı Arafilboylu Yuılmaz’dan dondurma isteyen çocuk hışmına karşı yoksulluk ve çaresizliğin gözyaşlarıyla oğluna bakıp “yok oğlum paramız”  diyen yüzünde donup kalmış acıyı unutamadığım Muhaammet’le Ayşenin kızı…

Bahçeler öksüz…

1-20120824_144949

Çekip gitmek  için 8 Mart’ı mı bekledin yoksa,  yoksa,  giderken gülümsemeni de bu yüzden mi almıştın yanına.

Bir ömür hiç sızlanmadan, bir ömür hep gülümseyerek yaşadın, 8 Mart ne hiç bilmeden, kadın hakları nedir hiç duymadan, içine doğduğun tabiatın içine döndün yine. Her sabah Zavzaga’ya bakarak başlıyorsun güne, Ayşe nenemin doğu avlusunda şehvetli çocuk çığlıkların, Hacı Murat’ın evinin batı avlusunda sevginin katıksız halleri…

Anne evlatların seni çok sevdi.

20160307_102046.jpg

Telefonlardaki “Ula selayittin, senun annen yok mudur ula” pişmanlığıyla kavrulmaktır artık payıma düşen…

Anne ben geldim…

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: