İstanbul’dan..
Yazı işiyle az çok hemhal olmuş herkes bilir ki; İstanbul denen koca ‘papur’; adını sanını duymadığımız, duyamadığımız pek çok güzeli ve güzelliği ambarında, sintinesinde çürütmüş ve güvertesinden kıskanmıştır.
Tekne dergisinden Trabzon Fikir Kulübünün ‘dervişi’ Yavuz Saltık sayesinde haberdar oldum, neden önce ben duymadım diye haset haset hasatlarken içimi.. Elindeki bir sayınızı verdi bana, ve ben daha birkaç sayfayı nazarlamadan anladım ki Yavuz bana bir ‘sayı’dan çok daha fazlasını vermişti.
Sonra…Sonrası malum, bulabildiğim tüm sayılarınız kütüphanemin kaptan köşkündeler..
Biliyor musunuz bilmem; Tekne’nizin çapı o kadar büyük ve derinliği öylesine hesapsız ki; tüm İstanbul’un edebi tatlarını buluştursak yine de dolmaz o gayuk! O tekne bizim için nasıl özel bir keyif anlatılası değil.
Hiçbirini tanımıyorum gayuktakilerin, ama anladım ki hepsinin ruhunda ruhumdan izler var. Magavla’nın en güzel kızıyla Zavzaga’nın en yakışıklı adamından olma, yanıldınız iki güzelden her zaman daha güzeli çıkmaz, ben, Selahattin Kınalı, diyor ki size; o tekneyi sakın ola karaya çıkarmayın. Kürekçi lazım olursa da buradayız, avore etmek için de..
Bir Cevap Yazın